Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16.12.2021 tarihli ve E. 2018/89 K. 2021/1686
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalının yönetimini üstlendiği sitede toplam 1073 konut ve 14 dükkânın bulunması karşısında taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7/5 maddesinde yer alan “yıllık ortalama 1073 konut ve 14 dükkânın aidatlarının banka aracılığıyla ödenmesinin sağlanması” ibaresindeki “yıllık ortalama” kavramının “aylık ortalama” olarak yorumlanmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “sözleşmenin yorumlanması” kavramı üzerinde durulmasında fayda vardır.
13. Sözleşme ve dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 18/1 maddesi; “Bir akdin şekil ve şartlarını tayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır” hükmünü haizdir. Buna göre bir sözleşmenin gerek şekil gerek içerik yönünden değerlendirilmesinde kullanılan söz ve deyimler değil, tarafların birbirine uygun gerçek iradeleri esas alınmalıdır. Sözleşmede yer alan kayıtların gerçek anlamını tarafların gerçek iradeleri bağlamında belirlemeye ve bu kayıtların hangi hukukî sonuçlara yöneldiğini tayin etmeye sözleşmenin yorumlanması denilmektedir. Dolayısıyla sözleşmenin yorumlanması, geçerli olarak kurulan, fakat uyuşmazlık konusu olan bir sözleşmenin veya bir maddesinin içeriğinin hâkimin, tarafların birbirine uygun sözleşme iradelerine göre tespit etmesi ve belirlemesidir.
14. Sözleşmenin yorumlanmasının gündeme gelebilmesi için öncelikle tarafların geçerli olarak kurulmuş bulunan sözleşmenin içeriğini birbirinden farklı anlamaları ve bu konuda aralarında uyuşmazlığın bulunması gerekir. Hâkim yapacağı incelemeler sonunda tarafların sözleşmenin objektif ve subjektif esaslı noktalarını farklı anladıkları kanısına varırsa irade beyanlarının birbirine uygun olmaması nedeniyle sözleşmenin kurulmadığına karar verebilir. Buna karşılık tarafların irade beyanları birbirine uygunsa (gerçek ve farazi uygunluk) sözleşme kurulmuş olacağından hâkim, sözleşmenin veya bir kaydının içeriğini tarafların gerçek veya farazi sözleşme iradelerine göre belirler. Zira yorumun amacı, tarafların birbirine uygun gerçek veya farazi sözleşme iradelerinin tespiti ve bu tespite göre sözleşmenin içeriğinin belirlenmesidir.
15. Sözleşme bir bütün olduğundan sözleşmenin bireysel maddeleri bütünden ayrı olarak tek başlarına yorumlanamaz. Başka bir deyişle sözleşmenin bireysel kısımları, sözleşmenin bütünü içinde ele alınarak yorumlanmalıdır. Ayrıca hâkim yorum yaparken kullanılan söz ve deyimlerin lafzi anlamları ile bağlı kalmamalı, tarafların gerçek ve farazi iradeleri araştırılmalıdır. Özellikle kullanılan söz ve deyimler sözleşmenin bütününe göre açık ve kesin değilse, muğlak ve birden çok anlama geliyorsa hâkim lafzı arka plana atmalıdır.
16. Sözleşmenin yorumlanmasında özellikle sözleşme metninde yer alan söz ve deyimlerin muğlak ve müphem olması hâlinde, sözleşme metnine yansımamakla birlikte, tarafların iradelerini belirlemeye imkân veren olgulara da başvurulmalıdır. Bu kapsamda sözleşmenin kurulması sırasında, özellikle sözleşmenin müzakeresi esnasında veya sözleşmenin kurulmasından sonra mevcut olan durumlar dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla sözleşmenin kurulduğu yer ve zaman, sözleşme görüşmeleri, tarafların bu esnada ya da sözleşme kurulduktan sonra birbirine karşı takındıkları tutum ve davranışlar, ifa hazırlıkları, sözleşmenin kurulduğu andaki menfaat durumları ve özellikle ilgili iş çevresindeki örf, adet ve teamüller sözleşmenin yorumlanmasında göz önünde tutulmalıdır.
17. Sözleşmenin yorumlanması sonrasında hâkim, olumlu ya da olumsuz bir sonuca ulaşarak taraflar arasındaki uyuşmazlık hakkında karar verir. Olumlu sonuçta hâkim, sözleşmenin veya bir maddesinin içeriğiyle ilgili uyuşmazlıkta tarafların birbirine uygun gerçek veya farazi sözleşme iradesine sahip olduklarını tespit eder ve uyuşmazlığı bu doğrultuda çözer. Buna karşılık olumsuz sonuçta hâkim, incelemeleri sonucunda tarafların birbirine uygun sözleşme iradesi bulunmadığını tespit ederse bu durumda sözleşmede boşluk olabilir ve bu boşluk şartları varsa sözleşmenin tamamlanması yoluyla doldurulur.
18. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında 20.08.2010 tarihli “Site/Apartman Aidatları Tahsilat Protokolü” düzenlendiği, anılan protokol gereğince davalı site yönetimi tarafından site sakinlerinin davacı banka nezdinde vadesiz mevduat hesabı açacakları hususunun taahhüt edildiği ve bu hesaptan otomatik ödeme talimatı verilerek aidatların davacı banka nezdindeki site yönetimi hesabına aktarılacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
19. Taraflar arasında düzenlenen protokolün 7.5. maddesi gereğince protokolün imzalanmasını müteakip davalı site yönetimi tarafından taahhütlerin zamanında ve tam olarak yerine getirilmesi ve site yönetimi tarafından protokolün yürürlüğü süresince yıllık ortalama 1073 konut ve 14 dükkânın aidatlarının banka aracılığıyla ödenmesi kayıt ve şartıyla banka tarafından site yönetimine 35.000TL ödeneceği belirtilmiş ve davalı banka tarafından site yönetimine protokol gereğince 35.000TL ödenmiştir.
20. Anılan protokolün 8. maddesinde ise cezai şart düzenlenmiş; site yönetiminin protokolde belirtilen taahhütlerinden herhangi birini tam olarak yerine getirmemesi hâlinde site yönetimi tarafından davalı bankaya 35.000TL ödeme yapılacağı kararlaştırılmıştır. Özel Daire ile mahkeme arasındaki uyuşmazlık sözleşmede yer alan cezai şarttan ziyade davalı site yönetiminin taahhütlerini yerine getirip getirmediği ve bu kapsamda protokolün 7.5. maddesinin yorumlanması noktasındadır.
21. Dosya kapsamından davalının yönetimini üstlendiği sitede toplam 1073 adet konut ve 14 dükkânın yer aldığı, sözleşmenin imzalandığı tarihte sitede oturulan 533 adet konutun bulunduğu, yine sözleşmenin davalı banka tarafından feshedildiği tarihte sitede oturulan konut sayısının 665 adet olduğu, sözleşmenin yürürlükte kaldığı altı aylık süreçte sitede oturanların yaklaşık yarısının aidatlarını davacı banka aracılığıyla ödediği anlaşılmaktadır. Davalı site yönetimi tarafından protokolün 2. maddesi gereğince site sakinlerinin davacı banka nezdinde vadesiz mevduat hesabı açacakları ve bu hesaptan otomatik ödeme talimatı verilerek aidatların davacı banka nezdindeki site yönetimi hesabına aktarılacağı taahhüt edilmiş; protokolün 7.5. maddesinde de davalı site yönetiminin bu taahhüdü “site yönetimi işbu protokolün yürürlüğü süresinde yıllık ortalama 1073 konut ve 14 dükkânın aidatlarının banka aracılığıyla ödenmesinin sağlanması” şeklinde somutlaştırılmıştır. Anılan protokolün süresinin iki yıl olduğu gözetildiğinde protokolün 7.5. maddesinde geçen “yıllık ortalama” ibaresinden neyin anlaşılması gerektiği yoruma muhtaç bir durumdur.
22. Bu itibarla yukarıda da bahsedildiği üzere sözleşmenin bir maddesinin yorumu yapılırken sözleşme metninde yer alan söz ve deyimlerin muğlak ve müphem olması hâlinde sözleşmenin bütünü göz önünde tutulmalı ve sözleşme metninin lafzından ziyade tarafların gerçek ve farazi iradeleri araştırılarak sonuca gidilmelidir. Bu kapsamda protokolün “Amaç” başlıklı 2. maddesinde site/apartman sakinlerinin yönetime ödeyecekleri aidat tutarlarının bankaya ödeneceği, “Uygulama Esasları” başlıklı 4. maddesinde de, yönetimin belirleyeceği aidat tutarlarının site/apartman sakinleri tarafından banka aracılığıyla yönetime ödeneceğinin ve bu protokol kapsamında açılmış olan hesaplardan ödemelerin gerçekleşeceğinin, müşterinin ödemesi gereken tutarları belirlenen tarihte herhangi bir ihbara gerek olmadan bankadaki hesaba yatırılacağının taahhüt edildiği ve bu kayıt ve şartla 35.000TL’nin davacı banka tarafından davalıya verildiği, site aidatlarının aylık olarak ödendiği ve protokolde aidatların yılda bir sefer ödeneceğine dair bir hüküm de bulunmadığı, 1073 konut ve 14 dükkânın aylık aidatlarını ödemeleri hâlinde protokolde “yıllık ortalama 1073 konut ve 14 dükkânın aidatlarının banka aracılığıyla ödenmesinin sağlanması” şartının gerçekleşebileceği gözetildiğinde sözleşmenin tamamı bir bütün hâlinde dikkate alınarak protokolün 7.5. maddesinde yer alan “yıllık ortalama” ibaresi “bir yılda her ay ortalama” şeklinde anlaşılmalıdır. Dolayısıyla davalı site yönetiminin taahhüdünün “bir yılda her ay ortalama 1073 konut ve 14 dükkânın aidatlarının davacı bankaya yatırılmasını taahhüt ettiği” şeklinde somutlaştırıldığı kabul edilmelidir.
23. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; taraflar arasındaki protokolün 7.5. maddesinde yer alan “yıllık ortalama” ibaresinden her yılın anlaşılması gerektiği, bu nedenle sözleşmeyi bir yıldan önce fesheden davacı bankanın cezai şart talep edemeyeceği, zira sözleşmenin feshine kadar davalı site yönetiminin taahhüdünü yerine getirmesinin imkânsız olduğu, bu itibarla direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
24. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.12.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.