Kamu İdaresi Türü | Genel Bütçe Kapsamındaki İdareler |
---|---|
Yılı | 2012 |
Dairesi | 3 |
Karar No | 464 |
İlam No | 608 |
Tutanak Tarihi | 10.10.2023 |
Kararın Konusu | İhale Mevzuatı ile İlgili Kararlar |
Sözleşme Kapsamındaki İmalatlar İçin Sözleşme Bedeline İlave Ödemede Bulunulması
… tarih ve … sayılı ek ilam ile … tarafından … tarihinde (İKN:…) anahtar teslim götürü bedelle … TL’ye … Şti.’ye ihale edilen ve sözleşmesi imzalanan, “…Yapım İşi”ne ilişkin sözleşme kapsamındaki; “çatılarda demir makasların kaynakla sökülmesi, çatılarda saç kaplamaların sökülmesi, demir profillerden teşkil edilmiş rafların sökülmesi ve nakliyesi vb.” imalatlar için sözleşme ücretine ilave ödemede bulunulması nedeniyle oluşan … TL tutarındaki kamu zararının sorumlulara ödettirilmesiyle ilgili hükmün, 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 55 inci maddesinin 7 nci fıkrası uyarınca bozulması üzerine düzenlenen ek rapor ile dosyada mevcut bilgi ve belgelerin yeniden incelenmesi neticesinde;
Anahtar teslimi götürü bedel olarak ihale edilen yapım işine ait Tip Sözleşmenin “Sözleşmenin türü ve bedeli” başlıklı 6 ncı maddesinde;
“Bu sözleşme, anahtar teslimi götürü bedel sözleşme olup, ihale dokümanında yer alan uygulama projeleri ve bunlara ilişkin mahal listelerine dayalı olarak, işin tamamı için yüklenici tarafından teklif edilen 1.743.000,00 TL üzerinden akdedilmiştir.”
şeklinde düzenleme yapılmıştır.
04.01.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun “Tanımlar” başlıklı 4 üncü maddesinde;
“İhale dokümanı: İhale konusu mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinde; isteklilere talimatları da içeren idari şartnameler ile yaptırılacak işin projesini de kapsayan teknik şartnameler, sözleşme tasarısı ve gerekli diğer belge ve bilgiler,
Uygulama projesi: Belli bir yapının onaylanmış kesin projesine göre yapının her türlü ayrıntısının belirtildiği proje,”,
İhale ilan tarihi itibarıyla geçerli olan Yapım İşleri Genel Şartnamesinin “Tanımlar” başlıklı 4 üncü maddesinde de;
“Anahtar teslimi götürü bedel sözleşme: Uygulama projeleri ve bunlara ilişkin mahal listelerine dayalı olarak, işin tamamı için yüklenicinin teklif ettiği toplam bedel üzerinden yapılan sözleşme,”
şeklinde tanımlamalar yapılmıştır.
Yukarıya alınan sözleşme hükmüne göre anılan işte götürü bedel teklif alınmış ve anahtar teslimi götürü bedel sözleşme imzalanmıştır.
Anahtar teslimi götürü bedel teklif ve sözleşme türü uygulanan bir ihalede, istekli işin tamamı için tek bir fiyat teklifi vermekte ve verdiği bu fiyat teklifi ile ihale konusu işi uygulama projesine, mahal listelerine ve teknik şartnameye bire bir uygun olarak imal ve inşa etmeyi üstlenmektedir. Anahtar teslimi götürü bedel sözleşmede yüklenicinin, ihaleden önce iş yerini, zemin yapısını, arazi şartlarını, ulaşım imkanlarını, projeyi, mahal listesini ve teknik şartnameyi en ince ayrıntısına kadar incelediği, bu bilgi ve belgeleri bilimsel ölçütlere göre değerlendirdiği ve kendi şartları çerçevesinde en uygun fiyat teklifini verdiği kabul edilir ve imzalanan sözleşme tutarı, bütün kar veya zarar ihtimalini bünyesinde taşır. Bu tür işlerde anahtar teslimi götürü bedele dahil olan ve olmayan işlerin belirlenmesi önem arz etmektedir.
Anahtar Teslimi Götürü Bedele Dahil ve Hariç İşlerin Belirlenmesi;
4735 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin (a) bendinde hüküm altına alındığı üzere, anahtar teslimi götürü bedel işlerde yüklenici, uygulama projeleri ve bunlara ilişkin mahal listelerinde yer alan işlerin tamamına teklif vermektedir. Dolayısıyla anahtar teslimi götürü bedel işlerde uygulama projeleri ile mahal listeleri, yüklenicinin teklifine temel teşkil eden ve onun yükümlülük alanını belirleyen belgeler hüviyetindedir.
Özellikle uygulama projesi, hem sözleşme ekleri arasında teknik içerikli en öncelikli belge olması, hem de diğer teknik içerikli (mahal listeleri ve teknik şartnameler gibi) belgelere kaynak teşkil etmesi bakımından son derece önemlidir. Bu nedenle, sözleşmenin uygulanması sırasında, anahtar teslimi götürü bedele dahil veya bu bedelden hariç işler konusunda yükleniciyle ihtilaf yaşanmaması için uygulama projelerinin 4734 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde tanımlanan nitelik ve yeterliliğe sahip olması zorunluluk arz etmektedir.
Kural olarak, uygulama projesinde ve mahal listesinde gösterilmeyen işlerin anahtar teslimi götürü bedelin kapsamına dahil olmadığı kabul edilmekle birlikte, bu kuralı söz konusu belgelerin teknik işlevleri ve anahtar teslimi götürü bedel kavramının hukuki ve teknik içeriğiyle birlikte değerlendirmek gerekir.
Bu çerçevede, proje ve mahal listesindeki bir kısım belirsizliklerin, anahtar teslimi götürü bedele dahil veya bu bedelden hariç işlerin tespiti noktasında nasıl yorumlanması gerektiği hususunda, bahse konu belirsizliğin anahtar teslimi götürü bedel sistemi içerisinde isteklileri tereddüde sevk edecek, farklı farklı anlamalara meydan verecek, tekliflerin hazırlanmasını etkileyecek nitelikte olup olmadığına bakılmalıdır. Götürü bedel mantığı içerisinde, ihale dokümanındaki teknik belgelerden doğrudan veya dolaylı biçimde çıkan, ihale sürecinde isteklilerin açıklama ve zeyilname talebinde bulunmadıkları işler teklif tutarına dahil kabul edilmelidir.
Buna göre;
Anahtar teslimi götürü bedel işlere ilişkin Tip Sözleşmenin (8.2.1) maddesinde, İhale dokümanını oluşturan belgeler arasındaki öncelik sıralaması;
1-Yapım işleri Genel Şartnamesi, 2-İdari Şartname, 3-Sözleşme Tasarısı, 4-Uygulama Projesi, 5-Mahal Listesi, 6-Özel Teknik Şartname, 7-Genel Teknik Şartname, şeklinde düzenlenmiştir.
Görüleceği üzere, ihale dokümanı kapsamındaki teknik içerikli belgeler; Uygulama Projesi, Mahal Listesi, Özel Teknik Şartname ve Genel Teknik Şartnamedir.
Yüklenicinin somut sözleşme bakımından yapması gereken işler, bu işe özel düzenlenmiş uygulama projesi, mahal listesi ve özel teknik şartnameden doğduğundan, anahtar teslimi götürü bedele dahil işlerin belirlenmesinde genel teknik şartnamenin doğrudan bir işlevi bulunmamaktadır.
Uygulama projesi, mahal listesi ve özel teknik şartname olarak sıralanan diğer üç teknik belgeye ilişkin olarak ise şu şekilde bir değerlendirme yapılabilir:
-Uygulama projesi, mahal listesi ve teknik şartname bir bütünün birbirini tamamlayan unsurlardır. Bu sebeple herhangi bir belgeden doğan bir yükümlülük geçerli kabul edilmelidir.
-Uygulama projesi, mahal listesi ve teknik şartname arasındaki çelişki, ancak birden fazla belgede aynı konuya ilişkin farklı düzenlemelerin bulunduğu durumlarda ortaya çıkabilir ve bu tür durumlarda da öncelik sıralamasına itibar edilmelidir.
Anahtar teslimi götürü bedel sözleşme imzalanan bir işte, yaklaşık maliyeti oluşturan iş kalemleri ile bunların miktar ve bedellerinin sözleşmenin uygulanması aşamasını etkilemesi söz konusu olmadığından, yüklenicinin yapması ya da yapmaması gereken işler tespit edilirken yaklaşık maliyet cetveli dikkate alınamaz.
Yukarıdaki mevzuat ve anahtar teslimi götürü bedel ihale ve sözleşmeyle ilgili olarak yapılan açıklamalar çerçevesinde konunun değerlendirilmesi;
Söz konusu işte; “çatılarda demir makasların kaynakla sökülmesi, çatılarda saç kaplamaların sökülmesi, demir profillerden teşkil edilmiş rafların sökülmesi ve nakliyesi vb.” imalatlar için iş artışı yapılmış ve bu suretle yükleniciye anahtar teslimi götürü bedel olarak tespit edilen sözleşme tutarına ilave ödeme yapılmıştır.
İşe ilişkin Özel Teknik Şartnamenin 3.1 inci maddesinin 12 nci bendinde ise; “İnşaat alanında bulunan ve vaziyet planında gösterilen mevcut binalar, çelik yapı elemanları, doğramalar ve sökülüp takılabilen (pano, armatür, vitrifiye ve benzeri) zarar görmeyecek şekilde yıkılacak, yıkımı esnasında İdarece ayrılıp depolanması istenen malzemeler yüklenici tarafından temizlendikten sonra kışla içerisinde gösterilecek bir depoda depolanacak, molozlar ise belediye döküm alanına dökülecektir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, Yüklenicinin anahtar teslimi götürü bedel sözleşme kapsamında yapması gereken işler, bu işe özel düzenlenmiş uygulama projesi, mahal listesi ve özel teknik şartnameden kaynaklandığından, sözleşme kapsamındaki bu imalatlar için iş artışı yapılıp ilave bedel ödenemez.
03.12.2004 tarihli ve B.09.0.YFK.0.00.00.00/6-5/1335 sayılı Yüksek Fen Kurulu Kararında da belirtildiği gibi;
Proje, mahal listesi ve teknik şartnameler, işin yapılabilmesi için birbirini tamamlayan dokümanlardır. Bir imalatın bunlardan herhangi birinde yer alması, götürü bedel sözleşme kapsamında yaptırılması için yeterlidir. Yapıma ilişkin projelerde her hususa yer verilmesi bazı durumlarda proje tekniği açısından mümkün olmadığından, projeyi tamamlayıcı olarak mahal listesi ve teknik şartnameler hazırlanmaktadır. Bu açıdan konuyu değerlendirdiğimizde; söz konusu işte, makine ile demirli ve demirsiz betonarme inşaat yıkım işleri mahal listesinde, “Çatılarda demir makasların kaynakla sökülmesi, çatılarda saç kaplamaların sökülmesi, demir profillerden teşkil edilmiş rafların sökülmesi ve nakliyesi vb.” imalatları da özel teknik şartnamede gösterilmiştir. Dolayısıyla proje, mahal listesi ve özel teknik şartname birbirini tamamlayan unsurlar olduğundan, bu imalatların proje ve sözleşme kapsamında, iş artışı yapılmaksızın yüklenici tarafından yapılması ve bu işlerin sözleşme bedeline dahil kabul edilmesi gerekmektedir.
Temyiz Kurulu Kararında; “İşin vaziyet planında nitelikleri ve ebatları yazılı (betonarme, çelik karkas) 4 adet binanın yıkılacağının belirtildiği, bu yıkım işleminin karşılığı olarak da imalat listesinde ve yaklaşık maliyet cetvelinde sadece 18.185/1 poz no.lu “Makine ile demirli demirsiz beton inşaat yıkımı” imalatının öngörüldüğü, anılan pozun birim fiyat kitaplarında tarifinin; “Patlayıcı madde kullanmadan demirli ve demirsiz inşaatın her türlü makina kullanılarak yıkılması, inşaat yerindeki yükleme, yatay ve düşey taşıma, boşaltma” şeklinde yapıldığı, yıkım işleminin karşılığı olarak öngörülen 18.185/1 no.lu pozun, 4 adet binanın sadece (kaba) yıkım işlerini kapsadığı, iş artışı ile yaptırılan söküm imalatlarını ise kapsamadığı” iddia edilmiş ise de 4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin (d) bendine göre, yaklaşık maliyet cetveli gizli bir belge olduğundan, bu cetveldeki iş kalemleri ile bunların miktar ve bedellerinin anahtar teslimi götürü bedel sözleşmenin kapsamının belirlenmesinde bir işlevi bulunmamaktadır.
Aynı Kararda; ilave ödeme yapılan imalata, uygulama projeleri ve bunlara ilişkin mahal listelerinde yer verilmediğinden ilave ödeme yapılabileceği iddia edilmiş ise de; yukarıda açıklandığı ve Yüksek Fen Kurulu Kararında da belirtildiği üzere; proje, mahal listesi ve teknik şartnameler işi tanımlayan ve birbirini tamamlayan dokümanlar olup bir imalatın bunlardan herhangi birinde yer alması, götürü bedel sözleşme kapsamında yaptırılması için yeterlidir.
Aynı Kararda; “ihale dokümanları arasındaki öncelik sıralamasında uygulama projeleri ve imalat listelerinin (ve mahal listelerinin), özel teknik şartnameden önce geldiği” şeklinde bir değerlendirme yapılmış ise de dokümanlar arasında hiyerarşik sıralama, aynı konuyla ilgili bir çelişki bulunması durumunda dikkate alınacaktır. Anılan işte dokümanlar arasında herhangi bir çelişki bulunmayıp aksine ilgili dokümanlar birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğundan, bunlar arasında hiyerarşik sıralama yapılmasını gerektirecek bir durum da bulunmamaktadır.
Aynı Kararda; yaklaşık maliyet cetvelinde yer verilen 18.185/1 no.lu poz ile ilave iş kapsamında düzenlenen Özel YBF-1 pozunun bedeli arasında yüksek meblağ farkı olması, ölçü birimlerinin aynı olmaması ve 10 ton çelik aksamı elde edilmesi öngörülmüşken, gerçekleşen yıkımda 166 ton hurda demir elde edilmiş olması gibi farklılıklara değinilerek, yapılan işin sözleşme kapsamında olmadığı iddia edilmiş ise de anahtar teslimi götürü bedel sözleşme kapsamı uygulama projesi, mahal listesi ve özel teknik şartnamede belirlendiğinden, yaklaşık maliyet cetvelindeki bir imalatla yeni birim fiyat yapılan imalat kıyaslanarak anahtar teslimi götürü bedel sözleşmenin kapsamının belirlenmesi mevzuata uygun değildir.
Ayrıca söz konusu yöntemle ihale edilen yapım işlerine ilişkin standart teklif mektubunda, “Yukarıda ihale kayıt numarası ve adı yer alan ihaleye ilişkin tüm belgeler tarafımızdan okunmuş, anlaşılmış ve kabul edilmiştir. Dokümanda yer alan tüm düzenlemeleri dikkate alarak başvuruda bulunduğumuzu, dokümanda yer alan yükümlülükleri yerine getirmememiz durumunda uygulanacak yaptırımları kabul ettiğimizi beyan ediyoruz.” ibaresi yer almakta olup, yüklenici tarafından ihaleye ilişkin tüm belgeler okunmuş, anlaşılmış ve kabul edilmiş olarak ihaleye teklif verilmiştir. Söz konusu belgeler arasında Özel Teknik Şartnamenin olduğu da aşikardır.
Bu çerçevede; ihaleye ilişkin tüm belgelerin yüklenici tarafından okunmuş, anlaşılmış ve kabul edilmiş olduğu bir durumda, ihale dokümanını oluşturan belgeler arasında yer alan Özel Teknik Şartnamede tarifi yapılan bir işin teklif fiyata dahil giderler ve sözleşme kapsamında yapılması gereken iş olduğunu kabul etmek gerekirken, söz konusu imalatlar için 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa ve işin Sözleşmesine aykırı olarak iş artışına gidilerek yeni birim fiyat yapılması ve yükleniciye ilave ödeme yapılması suretiyle 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 71 inci maddesinin birinci fıkrasında tarif edilen ve ikinci fıkrasında kriter olarak belirlenen “İş, mal veya hizmet karşılığı olarak belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması” nedeniyle kamu zararına sebebiyet verilmiş ve bu zararın oluşmasına, iş artışına ilişkin tüm süreçte ve ödeme emri belgesi üzerinde imzası bulunan, ayrıca Yapı Denetim Heyetinin 2 nolu hakedişin yeniden düzenlenmek üzere iadesine ilişkin talebini … tarihli yazı ile reddederek yapım işine ait çalışmalara devam edilmesi emrini veren …’nın işlemleri sebep olmuştur.
Bu itibarla, sözleşmeye aykırı ödemeden kaynaklanan … TL tutarındaki kamu zararının, Harcama Yetkilisi (…) …’ya 6085 sayılı Sayıştay Kanununun 53 üncü maddesi gereğince işleyecek faizleriyle birlikte ödettirilmesine, anılan Kanunun 55 inci maddesi uyarınca ilamın tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içerisinde Sayıştay Temyiz Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
İlave Görüş:
Daire Başkanı … ile Üye …’nin ilave görüşü:
“Tazmin yönündeki karara katılmakla birlikte, aşağıdaki ilave görüşlerimizin de kararda yer alması gerektiğini düşünmekteyiz.
Konu hakkında dairemizce; iki kez müşterek, iki kez münferit sorumluluk olmak üzere toplam dört kez tazmin kararı, ayrıca Temyiz Kurulunca bir kez sorumluluktan bozma, bir kez tasdik ve bir kez de karar düzeltilmesi yoluyla sorumluluktan bozma kararı verilmiştir. Bu kez iş bu ek rapora konu Temyiz Kurulu Kararı ile tazmin kararının esastan kaldırılması gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Dairemiz ve Temyiz Kurulunun vermiş olduğu önceki toplam yedi kararın tamamında esastan kamu zararına (zımnen) katılınmış, yalnızca sorumluluk yönüyle Dairemiz ile Temyiz Kurulu arasında görüş farklılığı ortaya çıkmıştır.
6085 sayılı Sayıştay Kanununda yer alan usul hükümleri dışında Sayıştay yargılamasına ilişkin bir usul kanunumuz bulunmamaktadır. Buna mukabil hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun uygulanacağına ilişkin Sayıştay Kanunun 61 inci maddesinde hüküm bulunmaktadır. Dolayısıyla usule ilişkin konularda Yargıtay uygulamaları da bize yol gösterecektir.
Yargıtay “usul ekonomisi”; “tarafların yargısal kararlara olan güvenini korumak” ve “hukuki istikrarı sağlamak” gibi düşüncelerle gerek temyiz merciinin kararlarını gerekse bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesinin verebileceği kararları belli şekillerde sınırlandırmıştır.
Yargıtayın 04.02.1959 tarih ve E.13, K.5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında aynen şöyle denilmektedir: “Bir kararın bozulması ve mahkemenin bozma kararına uyması halinde, bozulan kararın bozma sebeplerinin şümulü dışında kalmış cihetlerin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usul hükmüdür. (…).
Yine Yargıtayın 09.05.1960 gün ve E.21, K.9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; “Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut kanun gereğince uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dâva, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir. Buna aykırı karar verilmesi, usul ve kanuna uygunluktan uzaklaşılması mânasına gelir ki böyle bir netice asla kabul edilemez. Bundan başka, mahkemenin bozma kararına uygun karar vermesine rağmen Temyiz Dairesinin ilk bozmasiyle benimsenmiş olan kanuna veya usule ait hükümlere aykırı şekilde ikinci bir bozma kararı vermesi, usul hükümleriyle hedef tutulan istikrarı zedeler ve hatta kararlara karşı umumi güveni dahi sarsar.”
Yargıtaya göre, bozma kararına uymuş olan yerel mahkeme bozma kararı gereğince inceleme yapmak ve hüküm vermek zorunda olduğu gibi; mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Dairesi de sonradan ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı veremez. Çünkü aksi halde, usul hükümleri ile hedef tutulan istikrar zedelenir ve hatta mahkeme kararına karşı genel güven dahi sarsılır.
Yargıtaya göre bozmaya uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Dolayısıyla, mahkeme bozmaya uyma kararından dönerek ısrar kararı veremeyeceği gibi, hükmünün bozma kararı dışında kalmak suretiyle kesinleşen kısımları hakkında da yeniden tahkikat yapıp yeni bir karar veremez. Bundan başka; hüküm mahkemesi Yargıtayın bozma kararına uyduğu takdirde, bozma kararında belirtilen fiili ve hukuki esaslara göre yargılama yapmak zorundadır. Yani, bozma kararına uyulması ile oluşan usulü kazanılmış hak yalnızca ilk derece (hüküm) mahkemesini değil ve fakat aynı zamanda önceki kararda “bozma” görüşü bildirmiş olan Yargıtay ilgili dairesi bakımından da bağlayıcı olacaktır. Öyle ki, Yargıtay ilgili dairesi de artık ilk bozma ilâmına aykırı olacak şekilde ikinci bir bozma kararı veremez.
Yukarıda yer verdiğimiz Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları; Yargıtayın bozma kararına uyan mahkemenin, bozma kararı gereğince inceleme yapmak ve hüküm vermek zorunda olmasını ve Yargıtayın da ilk bozma kararında benimsediği esaslara aykırı olacak şekilde yeni bir bozma kararı verememesini ifade etmektedir. Bundan başka, söz konusu kararlar ayrıca bozma kararının kapsamı dışında kalan hususların da kesinleşmiş sayılacağını ifade etmekte ve bunu davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş bir usul hükmü olarak nitelendirmektedir.
Yargıtayın anılan kararlarına göre, bir hususun bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi iki şekilde olabilir:
1) O husus açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş, fakat Yargıtayca reddedilmiştir.
2) Veya o hususta bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen, dosyanın Yargıtay’ca incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün bulunduğu halde o cihet Yargıtayca bozma sebebi sayılmamıştır.
Konunun anlaşılabilmesi açısından Danıştay uygulaması konusunda da örnek vermek gerekirse;
Danıştaya göre, “Temyiz incelemesi sonucunda bir mahkeme kararının işin esasına ilişkin olarak bozulması halinde mahkemenin, bozma kararına uymak veya ilk kararında ısrar etmek olanağı bulunmaktadır. Mahkemenin ilk kararında ısrar etmeyerek, bozma kararına uymak suretiyle verdiği yeni kararın temyizi halinde, temyiz mercii, bu kez bozma kararına uygun karar verilip verilmediğini incelemek durumundadır. Temyiz incelemesi sırasında, temyiz merciinin, aynı yasal mevzuatla farklı bir sonuca ulaşması, ilk bozma ve buna uyularak verilmiş olan yargı kararının aynı mevzuat karşısında yeniden değerlendirilmesi, taraflar ve uygulama açısından istikrar ve kazanılmış haklar yönünden, aykırı sonuçlar yaratabilecek(tir).
İdare Mahkemesince, Danıştay’ın ilgili Dairesinin temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu bozma kararına uyulmak suretiyle verilen kararın, Dairesince yeniden temyizen incelenmesi aşamasında yapılacak inceleme, Mahkeme kararının bozma kararına uygun olup olmadığı, bir başka anlatımla, bozma kararının gereklerinin yerine getirilip getirilmediği, kararın bozma kararı doğrultusunda olup olmadığı konusuyla sınırlı olmak durumunda(dır)”.
Bakılan uyuşmazlıkta ise, Danıştay 12. Dairesinin, Danıştay 5. Dairesince verilen ilk bozma kararına uyulmak suretiyle verilen kararı; bu uyuşmazlıkta daha önce temyizen inceleme sonucu verilmiş bir karar yokmuş ve uyuşmazlık, ilk kez temyizen inceleniyormuşçasına değerlendirilerek, aksi bir gerekçeyle (bozulmuş olması) …. usulü kazanılmış hak ilkesiyle sağlanmaya çalışılan amaca aykırı olması nedeniyle usule uygun (değildir).”
Yukarıda yer verilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları ile Yargıtay ve Danıştay uygulaması temyiz bozma sebeplerine ilk derece mahkemesinin uyması halinde kararın bu cihetiyle yargılamayı sonuçlandırması, temyiz mahkemesinin ise ilk bozma sebeplerinin dışına çıkmamasını usul ekonomisi ve hukuki istikrar açısından gerekli ve zorunlu kabul etmektedir.
Dairemizde yargılamaya konu husus 2012 hesap yılına ait olup, bugüne kadar verilen kararların tamamında işin esasında kamu zararının oluşmadığı yönünde bir karar bulunmamaktadır. Temyiz Kurulunca verilen önceki bozma kararlarının tamamı sorumlulukla ilgilidir. Dolayısıyla esas yönü ile (zımnen) kesinleşmiş olan kararın bu kez esastan kamu zararı olmadığı gerekçesiyle bozulması usul ekonomisi ve hukuki istikrar açısından isabetli olmamıştır.”
You are my breathing in, I possess few blogs and infrequently run out from to brand.
whoah this blog is fantastic i love reading your articles. Keep up the good work! You know, a lot of people are hunting around for this information, you could aid them greatly.
After research just a few of the weblog posts on your website now, and I really like your approach of blogging. I bookmarked it to my bookmark web site checklist and will be checking again soon. Pls check out my website as properly and let me know what you think.
I’ve recently started a blog, the info you offer on this web site has helped me greatly. Thank you for all of your time & work.
Yoruma kapalı.