Şikâyetler ile ilgili Kurum tarafından verilen nihai kararlar Türkiye Cumhuriyeti Mahkemelerinde dava konusu edilebilecek olup, Kurul kararlarının iptali istemiyle açılacak davalar Ankara İdare Mahkemelerinde görülecektir.

Dolayısıyla konunun idari davalardan feragat edilip/edilmeyeceği noktasından incelenmesi gerekmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 31. maddesinde, “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Buna göre idari davalarda “feragat” konusunun Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Konuya bu açıdan bakıldığında anılan davalarda feragat mümkün olup, feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine da bağlı değildir. Ayrıca feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.

Bu noktada 4734 sayılı Kanun’un 56. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan itirazen şikayet başvurusundan feragat edilmesinin itirazen şikayet başvurusunun incelenip sonuçlandırılmasına engellemeyeceği şeklindeki düzenleme, idari davalar için söz konusu değildir.

Konuya ilişkin olarak Ankara 2. İdare Mahkemesinin 02.03.2011 tarih ve E:2010/2498, K:2011/301 sayılı kararında; “…2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu nun 31. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 95. maddesindeki “Feragat kat i bir hükmün hukuki neticelerini hasıl eder” şeklindeki hüküm uyarınca feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına…” denilmek suretiyle feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Temyiz aşamasına ilişkin olarak da Danıştay 13. Dairesinin 19.11.2015 tarihli ve E:2015/1694, K:2015/4064 sayılı kararında da, “Dava dosyasının incelenmesinden; Mahkeme kararının temyiz edilmesinden sonra davacı vekili tarafından verilen ve 17.08.2015 tarihinde Danıştay kaydına giren dilekçe ile davadan feragat edildiğinin bildirildiği, kimlik tespitine ilişkin eksikliğin de 27.10.2015 tarihi itibarıyla giderildiği anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, dosya temyiz istemi nedeniyle Danıştay Onüçüncü Dairesi’ne intikal etmiş ise de, feragatin kesin hükmün hukukî sonuçlarını hasıl etmesi nedeniyle temyiz isteminin esası incelenemeyeceğinden, temyiz isteminin kabulüne; Ankara 5. İdare Mahkemesi’nin 18.02.2015 tarih ve E:2014/1733, K:2015/271 sayılı kararının bozulmasına; 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca feragat nedeniyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,” denilmek suretiyle feragat nedeniyle karar dava hakkında verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bir başka Danıştay Onüçüncü Dairesinin 28.11.2018 tarih ve E:2018/3864, K:2018/3392 sayılı kararında da “…Dosyanın incelenmesinden, davacılar vekili tarafından verilen ve 20/11/2018 tarihinde Danıştay kaydına giren dilekçe ile davadan feragat edildiği anlaşıldığından, davanın esasının incelenmesine gerek bulunmamaktadır.

Karar Sonucu:

Açıklanan nedenlerle;

 1) Dosya, temyiz istemi üzerine Dairemize intikal etmiş ise de feragatin kesin hüküm gibi hukukî sonuç doğurması nedeniyle, Ankara 9. idare Mahkemesi’nin 25/10/2018 tarih ve E2018/1382, K2018/2138 sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca bozulmasına,

2)Feragat nedeniyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına…” karar verilmiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz