Ankara 11. İdare Mahkemesinin 27.11.2019 tarihli E:2019/1987 sayılı kararında “Davacı şirketin; İhale konusu işe yönelik idari ve teknik şartnamelerin güzergâh ve çalıştırma konularında birbirlerinden farklı durumlar içerdiği, idari ve teknik şartnamelerin birbiri ile çeliştiğine yönelik birinci iddiası incelendiğinde;

 Uyuşmazlıkta; davacı şirketin şikâyet ve itirazen şikâyet başvurularının, ihaleye ilişkin idari şartname ve teknik şartnameye, diğer bir ifade ile ihale dokümanına yönelik olduğu, bu kapsamda yapılan incelemede, davacı şirket tarafından 11.07.2019 tarihinde EKAP üzerinden ihale dokümanının indirildiği, dolayısıyla idari şartname ile teknik şartname arasındaki çelişkinin bu tarih itibariyle öğrenildiği, yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere, şikâyet konusu işlemin fark edilmesi veya öğrenilmesi gereken tarihi izleyen 10 (on) gün içinde ve her halükarda ihale tarihinden 3 iş günü öncesine kadar şikâyet başvurusunun yapılması gerektiği, olayda davacı şirketin ihale dokümanını indirdiği tarih olan 11.07.2019 tarihini izleyen günden itibaren 10 gün içinde veya ihale tarihi olan 24.07.2019 tarihinden 3 iş günü öncesine ve en geç 18.07.2019 Perşembe günü mesai bitimine kadar idareye şikâyet başvurusunda bulunması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 23.08.2019 tarihinde başvuruda bulunulduğu görülmektedir.

 Bu durumda; davacı şirket tarafından 23.08.2019 tarihinde yapılan başvurunun süresinde olmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemin, başvurunun süresinde olmadığından bahisle reddine ilişkin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

 Davacı şirketin; ihalenin yeniden yapılması, şayet aksi kanaat oluşur ise ihalenin üzerinde kalmış olması ve sözleşme yapmak için gerekli olan tüm belgelerin mevcut olması ve harçların yatırılmış olması hususlarının göz önüne alınarak kendileriyle sözleşme imzalanmasına karar verilmesi gerektiğine ilişkin ikinci iddiası incelendiğinde;

 

4734 sayılı Kanunun 56’ncı maddesinin birinci fıkrasında idareye şikâyet başvurusunda bulunan veya idarece alınan kararı uygun bulmayan aday, istekli veya istekli olabilecekler tarafından 55 inci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen hallerde ve sürede, sözleşme imzalanmadan önce itirazen şikâyet başvurusunda bulunabilecekleri ve Kurumun itirazen şikâyet başvurularını başvuru sahibinin iddiaları ile idarenin şikâyet üzerine aldığı kararda belirlenen hususlar ve itiraz edilen işlemler bakımından eşit muamele ilkesinin ihlal edilip edilmediği açılarından inceleyeceğinin hüküm altına alındığı, yine İhalelere Yönelik Başvurular Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesinin onuncu fıkrasında ise; İdarenin şikâyet üzerine aldığı kararda belirtilen hususlar hariç, şikâyet başvurusunda belirtilmeyen hususlar itirazen şikâyet başvurusuna konu edilemeyeceğinin düzenlendiği, belirtilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; her ne kadar Yönetmeliğin 8. maddesinin onuncu fıkrasında, idarenin şikâyet üzerine aldığı kararda belirtilen hususlar hariç, şikâyet başvurusunda belirtilmeyen hususların itirazen şikâyet başvurusuna konu edilemeyeceği belirtilmekte ise de, 4734 sayılı Kanunun 56. maddesinin lafzından, başvuru sahibinin iddialarından sadece şikâyette yer alan iddiaların anlaşılamayacağı, Kanunda böyle bir sınırlama yapılmadığı, Kamu İhale Kurulu tarafından başvuru sahibinin itirazen şikâyet başvurusundaki iddiaların, şikâyet aşamasında öne sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın incelenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

 

           Bu durumda; adı geçen Kanunda öngörülen şekil ve usul kurallarına uygun olarak itirazen şikâyet başvurusunda bulunan davacı şirketin şikâyet dilekçesinde yer vermediği hususların da incelenmesi gerekirken, söz konusu iddialarının şekil yönünden reddine karar verilmesi yolundaki Kurul kararının bu kısmında hukuka uygunluk bulunmamıştır.

 

           Öte yandan; davanın konusunun kamu ihalelerine ilişkin mevzuattan kaynaklandığı, davacı şirketin uhdesinde kalan ihaleye ilişkin yapmış olduğu itirazen şikâyet başvurusunun reddine dair Kurul kararının yukarıda açıklanan kısmının açıkça hukuka aykırı bulunduğu ve uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceği açıktır.” gerekçesiyle anılan Kurul kararının, mahkeme kararında belirtilen davacının birinci iddiasının reddine yönelik kısmı yönünden yürütmenin durdurulması isteminin reddine,  anılan Kurul kararının, mahkeme kararında belirtilen davacının ikinci iddiasının şekil yönünden reddine ilişkin kısmının ise yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz