…Ayrıca başvuru sahibinin vekili tarafından Kuruma sunulan ve Kurum kayıtlarına 26.11.2021 tarih ve 2021/55544 sayı alınan (bir hukuk fakültesi öğretim üyesince kaleme alınan) Hukuki Mütalaa yazısında da uyuşmazlığa ilişkin ilgili mevzuat çerçevesinde hukuki değerlendirmelerde bulunulduğu görülmüştür. Söz konusu yazıda genel manada başvuru sahibinin iddialarını destekler şekilde değerlendirmelerde bulunulduğu görülse de mütalaanın bir bölümünde

“…b. Şirketler Topluluğunda Yer Alan Şirketlerden Birinin Yurtdışı Menşeli Olması Halinde Yükümlülüğün Değerlendirilmesi

Gerek TTK gerekse kamu ihale mevzuatında bildirim, ilan ve tescil yükümlülüğünün öngörüldüğü yukarıda alıntılanan hükümlerden anlaşılmaktadır. Ancak somut olay açısından özellik arz eden durum, hakim şirketin bir Türk şirketi olmasına karşın, bağlı şirketin yabancı menşeli olmasıdır. TTK m. 195/5’de, şirketler topluluğunun hâkiminin, merkezi veya yerleşim yeri yurt içinde veya dışında bulunan, bir teşebbüs olması halinde de, 195 ila 209 uncu maddeler ile bu Kanundaki şirketler topluluğuna ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmektedir.

Kanunun gerekçesindeki ifadeler dikkate alındığında bu hükümle, özellikle hâkim teşebbüsün merkezinin yurtdışında bulunması halinin dikkate alındığı, böyle bir durumda da hâkim teşebbüsün sorumluluğuna ilişkin TTK düzenlemelerine tabi olacağının ifade edilmek istendiği anlaşılmaktadır.

Gerçekten de hâkim teşebbüsün merkezinin Türkiye’de olması halinde TTK m.195 ila 209 uncu maddelere tabi olacağı konusunda şüpheye yer olmadığı gibi, getirilen bu düzenleme ile yurtdışında bulunan bir şirketin TTK m. 195/1 anlamında hâkim teşebbüs sayılması halinde de bu hükümlerin uygulanması gerekeceği TTK m. 195/5 ile açıkça düzenleme altına alınmıştır.

Şirketler topluluğunun merkezinde hâkim şirketin bulunduğu ve özellikle bağlı şirketin kayba uğratılması halinde bu şirketin ortakları ve alacaklılarına tanınan sorumluluk davası açılması hakkının hâkim şirketin merkezinin yurtdışında olması halinde de mümkün olması açısından bu düzenleme yapılmıştır.

 

Hükümde bağlı şirketin merkezinin yurtdışında olması durumunda da TTK m. 195 ila 209 uncu maddelerin uygulanacağı konusunda ise bir düzenleme yer almamaktadır. Esasında TTK’nın yasalaşmasından önce hazırlanan Alt Komisyon raporunda, topluluğa ilişkin hükümlerin hakim ve bağlı şirketlerden birinin yurtdışında olması halinde de uygulanacağına dair bir hükmün öngörülmesine ilişkin öneri dikkate alınarak bu düzenlemenin yasaya girdiği, ancak hükmün bağlı şirketin merkezinin yurtdışında olması hali dikkate alınmaksızın kaleme alındığı görülmektedir. Yukarıda da ifade edildiği üzere, şirketler topluluğunun merkezinde hakim şirketin bulunduğu göz önünde tutulduğunda bağlı şirketin yurtdışında olması hususu dikkate alınarak düzenleme yapılmamış olması anlaşılabilir bir bakış açısıdır. Zira şirketler topluluğunun en temel konusunun hakim şirkete bağlı olan bağlı şirketin alacaklılarının ve pay sahiplerinin haklarının korunması olduğu kabul edilmelidir…” değerlendirmesine yer verildiği anlaşılmıştır.

Bu kapsamda yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve tespitler çerçevesinde, Ziver İnşaat Taahhüt Madencilik Turizm Pazarlama Sanayi Ticaret Anonim Şirketi tarafından sunulan (KİK.031.4/Y) standart formu esas alınarak düzenlenmiş 06.08.2021 tarihli ortaklık tespit belgesinde, söz konusu şirketin 06.05.2019 tarihinde Klimovsk Stroysnabtek Limited Company’nin  %100 payını elde ederek hakim ortağı olduğu bilgisine yer verildiği ancak, başvuru sahibi tarafından sunulan Ticaret Sicil Gazeteleri ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi internet sitesinde yapılan inceleme neticesinde, Ziver İnşaat Taahhüt Madencilik Turizm Pazarlama Sanayi Ticaret Anonim Şirketi tarafından Klimovsk Stroysnabtek Limited Company’nin %100 payının edinildiğine dair bir tescilin ilan edilmediği anlaşılmıştır.

 

Konuyla ilgili olarak yukarıda yer verilen Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığı görüş yazılarında, her ne kadar iddiaya konu hukuki durumun Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde tescil edilmesinin gerekli olmadığı yönünde değerlendirmelerde bulunulduğu görülmüş olsa da Türk Ticaret Kanunu’nun yukarıda aktarılan hükümleri gereğince hakim şirket ile yavru şirket arasındaki pay çoğunluğuna dayalı hakimiyet ilişkisinin tescil ve ilanına engel bir hükmün bulunmadığı, aksine bu hususun tescilinin mümkün olduğunun tarafımızca yapılan incelemelerde ulaşılan örnek ticaret sicili tescil kayıtlarından da anlaşıldığı, zira yukarıda yer verilen örneklerde de yavru şirketin yurtdışında, hakim şirketin ise Türkiye’de kaim olduğu bazı hakimiyet sözleşmelerinin konusunun pay çoğunluğuna dayalı hakimiyeti içerdiği ve Ankara Ticaret Sicili Müdürlüğünce tescil ve ilan edildiği,

 

Yine yukarıda aktarılan hukuki mütalaa yazısında yer verilen “Ticaret Kanununun hazırlık sürecinde topluluğa ilişkin hükümlerin hakim ve bağlı şirketlerden birinin yurtdışında olması halinde de uygulanacağına dair bir hükmün öngörülmesine ilişkin öneri dikkate alınarak bu düzenlemenin yasaya girdiği, ancak hükmün bağlı şirketin merkezinin yurtdışında olması hali dikkate alınmaksızın kaleme alındığı” yönündeki değerlendirmenin de yukarıdaki tespitleri teyit ettiği,

 

Bu durumda kamu ihale mevzuatının ve Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri çerçevesinde belge sahibi ile belgeyi kullanan aday veya istekli arasındaki hukuki ilişkinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 195’inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince pay çoğunluğuna dayanarak kurulan şirketler topluluğu niteliğinde olması ve bu hukuki ilişkinin ilan veya davet tarihinden geriye doğru en az 1 yıldır kurulu bulunması ve tescil edilmesi; hakların donması veya hakimiyetin hukuka aykırı biçimde kullanılması durumlarının ortaya çıkmamış olması; bildirim, tescil ve ilan yükümlülüklerinin usulüne uygun biçimde yapılmış olması şartları uyarınca tescil ve ilanının mümkün ve gerekli olduğu, dolayısıyla Türk Ticaret Kanun’unda ve ihale mevzuatında açıkça yer verilen tescil ve ilan yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi nedeniyle anılan isteklinin teklifinin bu gerekçeyle değerlendirme dışı bırakılması işleminde mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz