Kamu ihale sözleşmesinin idarece fesih edilmesinden sonra kalan idare alacağının tahsili için ödeme emri düzenlenebilir mi?

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 1’inci maddesinde; “Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer’i amme alacakları .. hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.” hükmüne, 37’nci maddesinde; “Amme alacakları hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda ödenir. Hususi kanunlarında ödeme zamanı tesbit edilmemiş amme alacakları Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödenir.” hükmüne, “Ödeme emri” başlıklı 55’inci maddesinde; “Amme alacağını vadesinde ödemiyenlere, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumu bir “ödeme emri” ile tebliğ olunur. Ödeme emrinde borcun asıl ve ferilerinin mahiyet ve miktarları, nereye ödeneceği, müddetinde ödemediği veya mal bildiriminde bulunmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar üç ayı geçmemek üzere hapis ile tazyik olunacağı, gerçeğe aykırı bildirimde bulunduğu takdirde hapis ile cezalandırılacağı kayıtlı bulunur. Ayrıca, borçlunun 114 üncü maddedeki vazifeleri ve bu vazifeleri yerine getirmediği takdirde hakkında tatbik edilecek olan ceza bu ödeme emrinde kendisine bildirilir. (…)” hükmüne, “Ödeme emrine itiraz” başlıklı 58’inci maddesinde ise; “Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtirazın şekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur. Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır, aksi halde itiraz edilmemiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Kamu alacağını ödemekle yükümlü olan borçlunun, bu alacak ile ilgili ödeme emri çıkartılması aşamasına gelmeden alacağın esasına ilişkin yargı mercilerine başvurma hakkı bulunmaktadır. Özel kanununda hüküm bulunan hallerde ödeme vadesinde, yoksa 6183 sayılı Kanun’un 37’nci maddesine göre tebliğden itibaren bir aylık süre içinde yargı yerlerine başvurularak kamu alacağının esası dava konusu edilebilecektir. Kamu alacağı esasının dava konusu edilmemesi veya dava konusu edilmesine rağmen alacakta hukuki sakatlık bulunmadığına karar verilmesi durumunda alacak kesinleşmiş olacak ve tahsili için ödeme emri düzenlenecektir. 6183 sayılı Kanun’un 58’inci maddesinin birinci fıkrasına göre bu aşamada ödeme emrine itiraz halinde mahkeme davayı sırf tahsile ilişkin olarak, böyle bir borcun olmadığı, borcun kısmen ödendiği ve borcun zamanaşımına uğradığı nedenleriyle sınırlı olarak inceleyebilecektir.

Diğer taraftan; sözü edilen Kanunun 1. maddesi kapsamında yer alan amme alacaklarının takip ve tahsili için 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre ödeme emri düzenlenebileceği, özel hukuk hükümlerine tabi alacakların ise genel hükümlere göre adli yargıda açılacak alacak davası veya icra takibi yoluyla takip ve tahsilinin gerektiği anlaşılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; davacının yetkilisi olan şirkete adına ihale edilen …. İşine ilişkin imzalanan sözleşmenin idare tarafından davacının sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle feshedilmesi üzerine idare tarafından fesih hakediş raporu düzenlendiği, bu rapora göre; yüklenicinin yapmış olduğu işin karşılığı olarak alacağı olan tutar belirlendikten sonra bu muhasebeye idarenin alacak kalemlerinden KDV, damga vergisi, süre uzatım damga vergisi, harfiyatın bertaraf edilmeme cezası, TÜİK teminat fiyat farkı kesintisi ve personel bulundurmama cezası yansıtılarak yükleniciden tahsil edilmesi gereken tutarın … olarak belirlendiği, akabinde söz konusu raporda belirlenen …no’lu ödeme emrinin tanzim ve tebliği üzerine davacı tarafından bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık konusu olayda; davalı idarece ödenmediği ileri sürülen sözleşme feshi üzerine hazırlanan hakediş raporuyla belirlenen …TL tutarındaki alacağın tahsili amacıyla düzenlenen …. tarihli ödeme emrinin davacıya … tarihinde tebliğ edildiği, buna karşın söz konusu ödeme emrinin dayanağı olan alacağa ilişkin herhangi bir bildirimin davacıya yapılmadığı, dolayısıyla yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca, ödeme emri düzenlenmeden önce söz konusu alacağın ödenmesi için karar tutanağının / tahakkuk fişinin davacıya tebliği ve ödeme için belirli bir süre tanınması kuralına uyulmadığı görülmektedir.

Bu durumda; ödenmediği ileri sürülen alacağın tahsili amacıyla ilk önce alacağın tahakkukuna yönelik olarak usulüne uygun bir şekilde düzenlenecek karar tutanağının/tahakkuk fişinin davacıya tebliğ edilmesi ve ödeme için belirli bir süre tanınması, süresi içerisinde ödeme yapılmaması halinde cebren tahsili için ödeme emri düzenlenmesi gerekirken, amme alacağı usulüne uygun olarak tahakkuk ettirilmeksizin, söz konusu alacağın cebren tahsili için doğrudan düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Diğer taraftan; ödeme emrine konu alacağın içeriğini gösteren fesih hakediş raporu incelendiğinde amme alacağı niteliği taşıyan alacaklar yanında bu nitelikte olmayan ve özel hukuk hükümlerine tabi olan sözleşme yükümlülüklerine uyulmaması gerekçesiyle verilen cezalar da bulunduğu dikkate alındığında, bu nitelikteki alacakların amme alacaklarının takip ve tahsili için öngörülen bir yöntem olan 6183 sayılı Kanun kapsamında “ödeme emri” ile istenilmesine hukuken olanak bulunmadığından, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre düzenlenen dava konusu ödeme emrinde bu yönden de hukuka uyarlık bulunmamıştır.

Öte yandan; ödeme emrine konu alacağın bu safhadan sonra cebren tahsili aşamasına geçileceği hususu gözetildiğinde, dava sonuçlanıncaya kadar işlemin uygulanmaya devam etmesi hâlinde telâfisi güç zararlar doğabileceği açıktır.

Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin, uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27’nci maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına,

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz