ÖZET: Boş bulunan 2 inci derecedeki tabip karosuna ait görevin, aynı kurumda 3 üncü derece tabip kadrosunda çalışan bir personele ikinci görev olarak verilmesinin uygun olmayacağı hk. (30.04.1993-8.Bülten.7.Sayfa)

Genel Müdürlüğünüzde boş bulunan 2 inci derecedeki tabip kadrosuna ait görevin; yine kurumunuzda 3 üncü derece tabip kadrosunda çalışan bir personele ikinci görev olarak verilip verilemeyeceği hakkındaki ilgide kayıtlı yazınız incelenmiştir.

657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun, İkinci Görev Verilecek Memurlar ve Görevler başlıklı 88 inci maddesi; Bu Kanuna tabi kurumlarda çalışan Devlet Memurlarına esas görevlerinin yanında, Mesleki bilgisi ile ilgili olarak, hizmet olanakları elverişli bulunmak ve atamaya yetkili amir tarafından uygun görülmek şartıyla, 87 inci maddede yazılı kurumların tabiplikleri, diş tabiplikleri, eczacılıkları, kimyagerlikleri, veterinerlikleri, avukatlıkları ile Adli Tıp Kurumu uzmanlıklarının ikinci görev olarak verilebileceğini hükme bağlamıştır.

Adı geçen kanunun 88 inci maddesi (B) bendi gereğince ikinci görev verilebilmesi için hizmet olanaklarının elverişli olması şart kılınmış bulunmaktadır. Buna göre Genel Müdürlüğünüzde üç tane tabip kadrosu bulunmasından, üç tabibin hizmetine ihtiyaç duyulduğu anlaşılacağı için, iki kadronun tek bir tabip tarafından işgal edilmesi düşünülemeyecektir. Aksi takdirde hizmet olanaklarının elverişli bulunması şartı yerine getirilmiş olmamaktadır. Ancak, ihtiyaç duyulan hizmetin yerine getirilmesi amacıyla başka kurum ve kuruluşların tabipliklerinden hizmet olanaklarının elverişli bulunması kaydıyla, ikinci görev veya vekalet suretiyle yararlanılabileceği düşünülmektedir.

Bu sebeple, Genel Müdürlüğünüzde boş bulunan 2 inci derecedeki tabip kadrosuna ait görevin söz konusu personele ikinci görev olarak verilmesinin uygun olmayacağı mütalaa edilmektedir.

***

 ÖZET:Devlet memurunun işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı olarak görevlendirilip görevlendirilmeyeceği, ilave ödeme yapılıp yapılmayacağı hk. (14/01/2016-163)

Başkanlığınızda çalışan memur ve sözleşmeli personelin 6331 sayılı Kanun kapsamında asli görevlerinin yanında işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı olarak görevlendirilmesi halinde günlük mesai saatleri içerisinde bu görevi ifa etmeleri sebebiyle ilave ödemeye hak kazanıp kazanamayacakları, bahsi geçen personele işyeri hekimliği veya iş güvenliği uzmanlığının asli görev olarak verilip verilemeyeceği ile bu görevlerin asli görev olarak verilmesi halinde söz konusu Kanuna istinaden ilave ödeme yapılıp yapılamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünü talep eden ilgi yazı incelenmiştir.

30/6/2012 tarihli ve 28339 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun “İş sağlığı ve güvenliği hizmetleri” başlıklı 6 ncı maddesinde, “(1) Mesleki risklerin önlenmesi ve bu risklerden korunulmasına yönelik çalışmaları da kapsayacak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması için işveren; a) Çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve on ve daha fazla çalışanı olan çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde diğer sağlık personeli görevlendirir. Çalışanları arasında belirlenen niteliklere sahip personel bulunmaması hâlinde, bu hizmetin tamamını veya bir kısmını ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alarak yerine getirebilir. Ancak belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olması hâlinde, tehlike sınıfı ve çalışan sayısı dikkate alınarak, bu hizmetin yerine getirilmesini kendisi üstlenebilir. Belirlenen niteliklere ve gerekli belgeye sahip olmayan ancak 10’dan az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri veya işveren vekili tarafından Bakanlıkça ilan edilen eğitimleri tamamlamak şartıyla işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebilirler… (2) 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşları; iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini, Sağlık Bakanlığına ait döner sermayeli kuruluşlardan doğrudan alabileceği gibi 4734 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde de alabilir…” hükmüne yer verilmek suretiyle, çalışan sayısına bakılmaksızın işyerlerinin (kamu kurumları dahil) kendi kuruluşlarına yönelik olarak iş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunma zorunluluğu getirilmiş, bu kapsamda kamu kurumlarının kendi çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirebileceği gibi, ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet satın alarak da bu yükümlülüğü yerine getirebilecekleri belirtilmiştir.

Bahsi geçen Kanunun “İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları” başlıklı 8 inci maddesinde ise, “(7) Kamu kurum ve kuruluşlarında ilgili mevzuata göre çalıştırılan işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı olma niteliğini haiz personel, gerekli belgeye sahip olmaları şartıyla asli görevlerinin yanında, belirlenen çalışma süresine riayet ederek çalışmakta oldukları kurumda veya ilgili personelin muvafakati ve üst yöneticinin onayı ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilebilir. Bu şekilde görevlendirilecek personele, görev yaptığı her saat için (200) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı tutarında ilave ödeme, hizmet alan kurum tarafından yapılır. Bu ödemeden damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz. Bu durumdaki görevlendirmeye ilişkin ilave ödemelerde, günlük mesai saatlerine bağlı kalmak kaydıyla, aylık toplam seksen saatten fazla olan görevlendirmeler dikkate alınmaz. (8) Kamu sağlık hizmetlerinde tam süreli çalışmaya ilişkin mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla, işyeri hekimlerinin ve diğer sağlık personelinin işyeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinde görevlendirilmelerinde ve hizmet verilen işyerlerinde çalışanlarla sınırlı olmak üzere görevlerini yerine getirmelerinde, diğer kanunların kısıtlayıcı hükümleri uygulanmaz.” hükümlerine yer verilmek suretiyle, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin asli görevlerinin yanında çalışmakta oldukları kamu kurumunda veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarında ilave ödeme yapılarak işyeri

hekimi veya iş güvenliği uzmanı olarak görevlendirilebilecekleri ifade edilmiş, ancak bu şekilde görevlendirilenlere, ilave ücret ödenebilmesi için görevlendirmenin mesai saati dışında olması hususunda herhangi bir ifadeye yer verilmemiştir.

Görüldüğü üzere, 6331 sayılı Kanunun 6 ve 8 inci maddeleriyle, kamu kurumlarının kendi çalışanlarına yönelik olarak iş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunma zorunluluğu getirilmiş, söz konusu yükümlülüğün yerine getirilebilmesi için kamu kurumlarının ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet satın alması veya kendi çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi niteliğini haiz personeli tam zamanlı görevlendirmesi yahut kendi çalışanları arasından veya diğer kamu kurumlarında bu nitelikleri haiz personeli kısmi zamanlı olarak görevlendirmesi öngörülmüştür.

Kamu kurumlarının iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi niteliğini haiz personelinin, kadro veya pozisyon unvanlarının iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi olup olmadığına bakılmaksızın, tam zamanlı olarak istihdam edebilmesinin mümkün bulunduğu değerlendirilmektedir. Nitekim kamu kurumlarınca “iş sağlığı ve güvenliği” hizmetlerinin tam zamanlı olarak yerine getirebilmesi için “işyeri hekimi” ve “iş güvenliği uzmanı” gibi kadro unvanlarının ihdas edilme zorunluluğu bulunmamaktadır. Söz konusu hizmetler, “tabip”, “kimyager”, “mühendis” gibi kadro unvanlarıyla istihdam edilen personel eliyle tam zamanlı olarak yerine getirilebilecektir. Bu şekilde tam zamanlı çalıştırılanların, görevlendirme süresince, kadro unvanı farklı olmakla birlikte asli görevinin işyeri hekimliği veya iş güvenliği uzmanlığı olduğu düşünülmektedir. 6331 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin yedinci fıkrasında işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı olma niteliğini haiz personelin, asli görevinin yanında çalışmakta oldukları kurumda veya diğer kurumlarda işyeri hekimliği veya iş güvenliği uzmanlığının tali (ikinci) görev olarak verilebileceği belirtilmiş, ayrıca bu şekilde ikinci görev verilen personele ilave ücret ödenmesi öngörülmüştür. Bu kapsamda tam zamanlı görevlendirilen, dolayısıyla asli görevi “işyeri hekimliği” veya “iş güvenliği uzmanlığı” olan personele mezkur fıkra kapsamında ilave ödeme yapılmasının mümkün bulunmadığı değerlendirilmektedir. Öte yandan, söz konusu Kanunun “Yürürlük” başlıklı 38 inci maddesinde, “(1) Bu Kanunun; a) 6 ve 7 nci maddeleri; 1) 4857 sayılı İş Kanununun mülga 81 inci maddesi kapsamında çalışanlar hariç kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 1/7/2016 tarihinde, 2) 50’den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 1/1/2014 tarihinde, 3) Diğer işyerleri için yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra, b) 9, 31, 33, 34, 35, 36 ve 38 inci maddeleri ile geçici 4, geçici 5, geçici 6, geçici 7 ve geçici 8 inci maddeleri yayımı tarihinde, c) Diğer maddeleri yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra, yürürlüğe girer.” denilmektedir.

Görüldüğü gibi, kamu kurumlarına iş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunma yükümlülüğü getiren 6 ncı maddenin yürürlük tarihi (4857 sayılı İş Kanununun mülga 81 inci maddesi kapsamında çalışanlar hariç) 01/07/2016 tarihi olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede, 4857 sayılı İş Kanununun mülga 81 inci maddesi kapsamında iş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunmakla mükellef olan kamu kurumları hariç olmak üzere, kamu kurumları için söz konusu tarihe kadar iş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunma yükümlülüğü bulunmamaktadır. 6 ncı maddenin yürürlük tarihinin 01/07/2016 olarak belirlenmesi; gerekli altyapıyı hazırlamaları için kamu kurumlarına ek süre verilmesi anlamına gelmekte olup, gerekli altyapıyı hazırlayan kamu kurumlarının bu tarihten önce hiçbir şekilde kendi personeline iş sağlığı ve güvenliği hizmeti sunamayacağı şeklinde yorumlanmasına ise imkan bulunmamaktadır.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; 1- 6331 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca iş sağlığı ve güvenliği hizmetinin yerine getirilebilmesi için kamu kurumlarının ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet satın alabileceği veya kendi çalışanları arasından “iş güvenliği uzmanı” ve “işyeri hekimi” tam zamanlı olarak görevlendirebileceği yahut 8 inci maddesi uyarınca kendi personelini veya diğer kamu kurumlarının personelini iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi olarak kısmi zamanlı görevlendirebileceği,

2- 6331 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca, kamu kurumlarının kendi çalışanlarının veya diğer kamu kurumları personelinin asli görevlerinin yanında, “işyeri hekimi” veya “iş güvenliği uzmanı” olarak görevlendirilmesi halinde, 4857 sayılı İş Kanununun mülga 81 inci maddesi kapsamında işçi çalıştıran kamu kurumu olup olmadığına ve görevlendirmenin mesai saati içinde veya dışında olup olmadığına bakılmaksızın bu personele ilave ödeme yapılmasının mümkün bulunduğu,

3- Kamu kurumlarının iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi niteliğini haiz personeli, kadro veya pozisyon unvanlarının iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi olup olmadığına bakılmaksızın, tam zamanlı olarak istihdam edebilmesinin mümkün bulunduğu, bu şekilde tam zamanlı çalıştırılanların görevlendirme süresince, kadro unvanı farklı olmakla birlikte asli görevinin işyeri hekimliği veya iş güvenliği uzmanlığı hizmeti sunma olduğu, söz konusu hizmetin asli görevine ilave olarak ikinci bir görev mahiyetinde verilmemiş olması sebebiyle, bu personele mezkur Kanunun 8 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca ilave ödeme yapılmasının mümkün bulunmadığı,

mütalaa edilmektedir.

***

 ÖZET: ‘Mali Hizmet Müdürü ve Muhasebe Müdürü’ olan memura, ‘Muhasebe Hizmetleri ve Muhasebe Yetkilisi’ görevinin ikinci görev olarak verilip verilmeyeceği hk. (22/05/2015-3431)

Çerkeş Belediyesinde ‘Mali Hizmet Müdürü ve Muhasebe Müdürü’ olan kişinin Belediyenizde ‘Muhasebe Hizmetleri ve Muhasebe Yetkilisi’ görevi için ikinci bir görev verilip verilmeyeceği ile ikinci görev verilememesi halinde yapılabilecek işlem hakkında Başkanlığımızın görüşünün talep edildiği ilgi yazı incelenmiştir.

Bilindiği üzere, Devlet memurlarına 657 sayılı Devlet memurları Kanununun 87 nci maddesi ile ikinci görev yasağı getirilmiş ve istisnaları sayılmıştır. Ayrıca, anılan Kanunun 86 ncı maddesinde vekalet görevi verilmesi, 88 inci maddesinde ikinci görev ve 89 uncu maddesinde ise ders görevi verilmesi düzenlenmiş bulunmaktadır.

Bu bağlamda, mezkur Kanunun 88 inci maddesinin birinci fıkrasında,”Bu Kanuna tabi kurumlarda çalışan Devlet memurlarına esas görevlerinin yanında;

  1. A) Özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak memurlara gördürülmesi öngörülen sürekli hizmetler,
  2. B) Mesleki bilgisi ile ilgili olarak, hizmet olanakları elverişli bulunmak ve atamaya yetkili amir tarafından uygun görülmek şartıyla;

1) 87 nci maddede yazılı kurumların tabiplikleri, diş tabiplikleri, eczacılıkları, kimyagerlikleri, veterinerlikleri, avukatlıkları ile Adli Tıp Kurumu Uzmanlıkları,

2) Asıl görevlerinin bulunduğu bucak, ilçe ve zorunlu hallerde iller belediyelerinin yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar ve mimarlarca yürütülmesi gereken teknik hizmetleri, İkinci görev olarak verilebilir.” hükmüne, mezkur Kanunun “Vekalet görevi ve aylık verilmesinin şartları” başlıklı 86 ncı maddesinde; “Memurların kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabilir.

Bir görevin memurlar eliyle vekaleten yürütülmesi halinde aylıksız vekalet asıldır. …

Aynı kurumdan birinci fıkrada sayılan ayrılmalar dolayısıyla atanan vekil memurlara vekalet görevinin 3 aydan fazla devam eden süresi için, … vekalet aylığı ödenir…

Yukarıda sayılan haller dışında, boş kadrolara ait görevler lüzum görüldüğü takdirde memurlara ücretsiz olarak vekaleten gördürülebilir. …” hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;

-657 sayılı Kanunun 88 inci maddesinde belirtilenlere ikinci görev verileceği anlaşılmış olup, söz konusu personelin yukarıda sözü edilen madde de sayılan görevleri ifa etmek için gerekli unvanlardan birine haiz bulunmaması sebebiyle ikinci bir görev verilemeyeceği,

-Söz konusu personelin, 657 sayılı Kanunun 86 maddesi hükümlerine uyulmak suretiyle vekaleten görevlendirme yapılabileceği,

mütalaa edilmektedir.

***

 ÖZET: Genel idare hizmetleri sınıfında memur olarak görev yapan personele sınıfının dışında mühendis olarak ikinci görev verilip verilemeyeceğine ilişkin. (8/7/2014-3440)

Bakanlığınız Adıyaman Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünde genel idare hizmetleri sınıfında memur olarak görevli …’in Mühendislik Fakültesi mezunu olduğundan bahisle sınıfının dışında mühendis olarak ikinci görev verilip verilemeyeceğine ilişkin görüş talebini içeren ilgi yazı incelenmiştir.

Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 45 inci maddesi 1 inci fıkrasında; “Hiç bir memur sınıfının dışında ve sınıfının içindeki derecesinin altında bir derecenin görevinde çalıştırılamaz.” hükmüne, aynı Kanunun 87 nci maddesinde de; “Memurlara;

  1. a) Bu Kanuna tabi kurumlarda,
  2. b) Sermayesinin tamamı Devlet tarafından verilmek suretiyle kurulan iktisadi kurumlar ile sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait bankalarda,
  3. c) Özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlarda,

ç) Yukarıdaki bentlerde yazılı idare, kuruluş ve bankalar tarafından sermayelerinin yarısından fazlasına katılmak suretiyle kurulan kuruluşlarla bunların aynı oranda katılmaları ile vücut bulan kurumlarda,

İkinci görev verilemez; bu kurumlardan her ne ad ile olursa olsun para ödenemez ve yarar sağlanamaz.” hükmüne yer verilerek memurlara ikinci görev verilmesi yasaklanmıştır. Ancak 87 nci maddenin son fıkrasında istisnai durumlar belirtilmiş olup aynı Kanunun 88 inci maddesinde yer verilen durumlar bu kapsamda tutulmuştur. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 88 inci maddesinin 1 inci fıkrasında ise; “Bu Kanuna tabi kurumlarda çalışan Devlet memurlarına esas görevlerinin yanında;

  1. A) Özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak memurlara gördürülmesi öngörülen sürekli hizmetler,
  2. B) Mesleki bilgisi ile ilgili olarak, hizmet olanakları elverişli bulunmak ve atamaya yetkili amir tarafından uygun görülmek şartiyle;

1) 87 nci maddede yazılı kurumların tabiplikleri, diş tabiplikleri, eczacılıkları, kimyagerlikleri, veterinerlikleri, avukatlıkları ile Adli Tıp Kurumu Uzmanlıkları,

2) Asıl görevlerinin bulunduğu bucak, ilçe ve zorunlu hallerde iller belediyelerinin yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar ve mimarlarca yürütülmesi gereken teknik hizmetleri,

İkinci görev olarak verilebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yukarda yer verilen hükümler ve açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, genel idare hizmetleri sınıfında memur olarak görev yapan …’e sadece asıl görevinin bulunduğu bucak, ilçe ve zorunlu bir durum olması şartıyla il belediyelerinde mühendislerce yürütülmesi gereken görevler, Kanunda aranan diğer şartları da yerine getirmek kaydıyla ikinci görev olarak verilebileceği atamaya yetkili amirin takdirinde bulunduğu mütalaa edilmektedir.

***

 ÖZET:Devlet memurunun TÜBİTAK tarafından yürütülen proje kapsamında proje danışmanlığı görevini yürütüp yürütemeyeceği hk.(26/08/2016-5080)

Ankara Vali Yardımcısı …’ın TÜBİTAK tarafından yürütülen “Kadın Cinayetleri Davalarının Niteliksel Analizi Projesi” kapsamında proje danışmanlık görevini yürütüp yürütemeyeceği hususunda görüş talep eden ilgi yazı ve ekleri incelenmiştir.

Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 87 inci maddesinde; “Memurlara;

  1. a) Bu Kanuna tabi kurumlarda,
  2. b) Sermayesinin tamamı Devlet tarafından verilmek suretiyle kurulan iktisadi kurumlar ile sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait bankalarda,
  3. c) Özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlarda,

ç) Yukarıdaki bentlerde yazılı idare, kuruluş ve bankalar tarafından sermayelerinin yarısından fazlasına katılmak suretiyle kurulan kuruluşlarla bunların aynı oranda katılmaları ile vücut bulan kurumlarda,

İkinci görev verilemez; bu kurumlardan her ne ad ile olursa olsun para ödenemez ve yarar sağlanamaz.

Ancak, bu Kanunun memurlara ikinci görev verilmesini öngören hükümleri ile hakem, tasfiye memuru ve bilirkişilere takdir olunan İl Genel Meclisi ve İl Daimi Encümeni başkanları, özel kanunlarla kurulan ve asli görevlerinin devamı niteliğinde olmayan çeşitli kurul, komisyon, heyet ve jüri çalışmalarına, Üniversiteler, Akademiler, Türkiye ve Orta – Doğu Amme İdaresi Enstitüsü ve Özel Kanunlarla kurulan araştırma kurumları tarafından idareyle ilgili olarak yapılan inceleme ve araştırma çalışmalarına katılanlar için özel kanunlarınca gösterilen veya bu kanunlara dayanılarak tespit edilen ücretlerin ödenmesine ilişkin hükümler saklıdır.” hükmüne yer verilmek suretiyle, memurların ikinci görev kapsamında özel kanunlarla kurulan ve asli görevlerinin devamı niteliğinde olmayan çeşitli kurul, komisyon, heyet, jüri çalışmalarına, üniversite ile özel kanunlarla kurulan araştırma kurumlarının inceleme ve araştırma çalışmalarına katılabilmeleri ve bu kanunlara dayalı olarak tespit edilen ücretlerin ödenebilmesi öngörülmüştür.

17/07/1963 tarihli ve 278 sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinde; “Türkiye’nin rekabet gücünü ve refahını artırmak ve sürekli kılmak için; toplumun her kesimi ve ilgili kurumlarla iş birliği içinde, ulusal öncelikler doğrultusunda bilim ve teknoloji politikaları geliştirmek, bunları gerçekleştirecek alt yapının ve araçların oluşturulmasına katkı sağlamak, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini özendirmek, desteklemek, koordine etmek, yürütmek; bilim ve teknoloji kültürünün geliştirilmesinde öncülük yapmak amacıyla, tüzel kişiliğe, idarî ve malî özerkliğe sahip,… “Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu” kurulmuştur. Kurumun kısa adı TÜBİTAK’tır…”, 2 nci maddesinde; “Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun görevleri şunlardır:

  1. a) Bilimsel ve teknolojik alanlarda, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini desteklemek, koordine etmek, izlemek, yapmayı özendirmek ve yapmak; bu amaçla program ve projeler geliştirmek;…
  2. e) Kamu ve özel sektörün teknolojik araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetlerine etkin katılımını sağlayacak teşvik ve destek sistemlerini geliştirmek ve uygulamak; erken aşamadaki gelişme potansiyeli olan buluşların ticarileştirilmesi amacıyla faaliyet gösteren tüzel kişi ve fonları desteklemek, … sanayinin üniversite ve araştırma kurum ve kuruluşları ile iş birliği yapmasını sağlayacak programlar geliştirmek ve bu iş birliğinin somut hale dönüşebileceği ortamlar oluşturmak; bu alanlarda girişimciliği desteklemek; fikri ve sınaî haklara ilişkin destek vermek; bu bentte sayılan amaçlarla Bilim Kurulu tarafından

belirlenecek usul ve esaslar doğrultusunda teminatlı veya bir defaya mahsus olmak üzere teminat alınmaksızın, hibe niteliğinde ve/veya geri ödemeli destekler vermek ve ön ödemede bulunmak;…” hükmüne yer verilmiştir.

Mezkur Kanunun 16 ncı maddesinde ise; “…Kurum tarafından desteklenen projelerde, proje süresiyle sınırlı olmak kaydıyla proje kapsamında ve projeye ilişkin hizmetlerde görev alan kamu kurum veya kuruluşlarının kadro veya pozisyonlarında bulunanlara, kadro veya pozisyonlarına bağlı olarak bir ayda ödenmekte olan tutarın yüzde 75’ini geçmemek kaydıyla proje sözleşmesinde belirlenen tutarlar üzerinden proje teşvik ikramiyesi ödenebilir. Bu ödeme, bir kişinin aynı anda birden fazla projede yürütücü olarak görevli olması durumunda en fazla iki, araştırmacı ve diğer personel olması durumunda ise en fazla dört proje için yapılır ve buna ilişkin esas ve usuller Bilim Kurulu tarafından belirlenir. Bu projelerde görev alan diğer proje personeline ve hizmetinden yararlanılacak diğer kişilere proje sözleşmesinde belirlenen tutarlar üzerinden ücret ödenir…” hükmüne yer verilerek. TÜBİTAK tarafından desteklenen projelerde görev alan diğer kamu kurumlarının personeline hangi durumda ve nasıl ödeme yapılacağına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; Devlet Memurları Kanununa tabi olarak vali yardımcısı görevini yürütmekte olan ilgilinin, TÜBİTAK tarafından desteklenen ve asli görevlerinin devamı niteliğinde olmayan “Kadın Cinayetleri Davalarının Niteliksel Analizi Projesi”nde danışmanlık görevini yürütmesinin, anılan Kanunun 87 inci maddesi ve 278 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi kapsamında, ancak mesai saatleri dışında veya aylıksız izinli iken ve memuriyet statüsünün yüklediği sorumluluklar ve etik değerlerin dikkate alınması şartıyla mümkün bulunduğu mütalaa edilmektedir.

***

 ÖZET: Belediyelerde veteriner hekim olarak görev yapan Devlet memurunun, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği kapsamında yapılacak denetimlerde valiliklerce görevlendirilmeleri halinde bu görevlendirmelerin 657 sayılı Kanunun 88 inci maddesi kapsamında ikinci görev olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ile ücret verilip verilmeyeceği hk. (12/05/2016-2953)

Belediyelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak görev yapan veteriner hekimlerin, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği kapsamında yapılacak denetimlerde valiliklerce görevlendirilmeleri halinde bu görevlendirmelerin 657 sayılı Kanunun 88 inci maddesi kapsamında ikinci görev olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, değerlendirilmesi durumunda ikinci görev ücretinin Bakanlığınızca ödenip ödenemeyeceği hususlarında Başkanlığımız görüşünün bildirilmesinin istenildiği ilgi yazı incelenmiştir.

Bilindiği üzere, 5199 sayılı Kanunun “Denetim” başlıklı 17 nci maddesinde; “Bu Kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme yetkisi Bakanlığa aittir. Gerektiğinde bu yetki Bakanlıkça mahallin en büyük mülki amirine yetki devri suretiyle devredilebilir.

Denetim elemanlarının nitelikleri ve denetime ilişkin usul ve esaslar ile kayıt ve izleme sistemi kurma, bildirim yükümlülüğü ile bunları verecekler hakkındaki usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir…” hükmü bulunmak, bu hüküm doğrultusunda çıkarılan mezkur Yönetmeliğin dördüncü maddesinin (f) bendinde; “Denetim elemanı: 5199 sayılı Kanunda belirtilen denetimleri yapmaya ve bu Kanun çerçevesinde kabahat teşkil eden fiileri işleyenler hakkında işlem yapmaya, Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı ve/veya mahallin en büyük mülki amirince görevlendirilen personeli” tanımı yapılmış ve 42 nci maddesinde; “…Bakanlığın yetkisini devretmesi halinde, mahallin en büyük mülki amiri il bünyesinde veya mevcut değilse başka illerden veya kurumlardan hayvanların korunması konusunda uzman personeli de denetim ile görevlendirebilir. Bakanlık, merkez teşkilatı ilgili birim personelini de denetim ile görevlendirebilir.” hükmüne yer verilmiş olup anılan hükümlerden, münhasıran mezkur Kanun ve Yönetmelik çerçevesinde yapılacak denetimlerle görevli bir memuriyet kadrosu ihdas edilmediği, bu denetimlerin “görevlendirme” yoluyla yürütüldüğü anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, 657 sayılı Kanunun 87 nci maddesinde memurlar hakkındaki ikinci görev yasağının kapsamı belirlemiş ve takip eden 88 inci maddesinde hangi hizmetlerin memurlara ikinci görev olarak verilebileceği sayılmış olup; “Bu Kanuna tabi kurumlarda çalışan Devlet memurlarına esas görevlerinin yanında;

  1. A) Özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak memurlara gördürülmesi öngörülen sürekli hizmetler,
  2. B) Mesleki bilgisi ile ilgili olarak, hizmet olanakları elverişli bulunmak ve atamaya yetkili amir tarafından uygun görülmek şartiyle;

1) 87 nci maddede yazılı kurumların tabiplikleri, diş tabiplikleri, eczacılıkları, kimyagerlikleri, veterinerlikleri, avukatlıkları ile Adli Tıp Kurumu Uzmanlıkları,

2) Asıl görevlerinin bulunduğu bucak, ilçe ve zorunlu hallerde iller belediyelerinin yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar ve mimarlarca yürütülmesi gereken teknik hizmetleri,

İkinci görev olarak verilebilir.” hükmü yer almaktadır.

Ayrıca, ikinci görev kapsamında gördürülen hizmetlere karşılık verilecek ücrete ilişkin olarak 657 sayılı Kanunun 175 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; “88 inci maddeye göre ikinci görev verilen memurlara, bu görevleri karşılığında aylık ödenebilmesi için boş bir kadroya ait görevin ikinci görev olarak yürütülmesi gerekir…” hükmüne yer verilerek karşılığında ücret ödenebilecek ikinci görevlerin niteliği belirlenmiştir.

Yukarıda yer verilen hükümler ve açıklamalar çerçevesinde, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği kapsamında yapılacak denetimlerde, belediyelerde çalışan veteriner hekimlere ikinci görev olarak denetim görevi verilebileceği ancak, söz konusu denetim görevinin herhangi boş bir kadroya ait görev olmaması nedeniyle, görevlendirilenlere ikinci görev ücreti ödenemeyeceği mütalaa edilmektedir.

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz