Tüm bu açıklamalar sonucunda Devletin işlemlerinde bireylerin hangi kanun yollarına ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu öngören Anayasa’nın 40. Maddesinin ikinci fıkrasının ayrı bir yasal düzenlemenin varlığını gerektirmeyen doğrudan uygulanabilir nitelik taşımasından dolayı, yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak idarî mercileri ve kanun yolları ile sürelerini belirtmesinin zorunlu olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bu itibarla, davacıların uhdesinde kalan ihalede, geçici teminatlarının gelir kaydedilmesi işlemine karşı yaptıkları başvurunun reddine ilişkin işlem ile idareye yapılan şikâyet başvurusunun reddine ilişkin işlemde Anayasa’nın 40. maddesine uygun olarak hangi kanun yolları ve merciilere başvurulabileceği ve süreleri belirtilmediğinden itirazen şikâyet başvurusunun süre yönünden reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Öte yandan, dava açma amacı ile Mahkemeye müracaat eden davacılardan, dava dilekçesi ile birlikte Kamu İhale Kurumu’na yapılacak itirazen şikâyete ilişkin başvuru ücretini ve başvuruda bulunmaya yetkili olduğuna dair belgeleri sunmasının beklenemeyeceği, 4734 sayılı Kanun’da Mahkemelerce merciine tevdi kararı verilerek Kamu İhale Kurumu’na gönderilecek dosyalardaki başvuru usul ve esaslarına ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı, bu şekilde merciine tevdi kararı ile davalı Kurum’a gelen dosyadaki itirazen şikâyet başvurusu usulünün özel bir durum oluşturduğunun açık olması karşısında, mahkemece merciine tevdi kararı verilip verilmeyeceğinin davacılar tarafından davanın açılması aşamasında bilinemeyecek olması nedeniyle, dava dilekçesi ile birlikte sunulması beklenemeyecek olan itirazen şikâyet başvurusu bedelini Kurum hesaplarına yatırmak ve başvuruda bulunmaya yetkili olduğuna dair belgeleri sunmak üzere davalı idarece davacıya süre verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bu itibarla, dava konusu işlemin başvurunun şekil yönünden reddine ilişkin kısmında da hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmamaktadır.
(Danıştay Onüçüncü Dairesinin 05.10.2018 tarihli kararı)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz