Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı

   Madde 28 – (Değişik: 30/5/1974 – KHK-12; Değiştirilerek kabul: 15/5/1975 – 1897/1 md.)

   Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç). (Ek cümle: 8/8/2011 – KHK-650/38 md.; İptal cümle: Anayasa Mahkemesinin 18/7/2012 tarihli ve E.: 2011/113, K.: 2012/108 sayılı Kararı ile.; (…)(1) Yeniden düzenleme son cümle: 2/1/2014 – 6514/9 md.) Memurlar, mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerler açamaz; gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir iş yerinde veya vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışamaz.  

   (Değişik ikinci fıkra: 8/8/2011 – KHK-650/38 md.; İptal ikinci fıkra: Anayasa Mahkemesinin 18/7/2012 tarihli ve E.: 2011/113 K.: 2012/108 sayılı Kararı ile(1) ; Yeniden düzenleme: 2/1/2014 – 6514/9 md.) Memurların üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulmuş yardım sandıklarının yönetim, denetim ve disiplin kurulları üyelikleri ile özel kanunlarda belirtilen görevler bu yasaklamanın dışındadır.(2)

   Eşleri, reşit olmayan veya mahcur olan çocukları, yasaklanan faaliyetlerde bulunan memurlar bu durumu 15 gün içinde bağlı oldukları kuruma bildirmekle yükümlüdürler,

 

ÖZET: Devlet memurunun kızına ait şirketin işlerini vekaleten yürütmesinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesine aykırılık teşkil edip etmediği hk. (26/02/2013-904)

… Valiliği İl Eğitim Denetmenliği tarafından yürütülen inceleme esnasında öğretmen … ’ın, kızına ait ….Eğitim Gereçleri Ofis Mobilyaları İnşaat ve Dekorasyon Ticaret Limited Şirketine ait işleri vekâleten yürüttüğünün tespitine binaen, şirket işlerine vekâlet etmenin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre yasak olup olmadığı ve eğer memurlarca yapılması yasaklanan işlerden ise mezkûr Kanunun 125 inci maddesinin hangi bendine göre değerlendirilmesi gerektiği hususlarında hâsıl olan tereddüdü gidermek maksadıyla Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz ilgi yazı incelenmiştir.

Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı” başlıklı 28 inci maddesinde, “ Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar.(Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç). Memurlar, meslekî faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerler açamaz; gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir işyerinde veya vakıf üniversitelerinde çalışamaz. Memurların üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve kanunla kurulmuş yardım sandıklarının yönetim, denetim ve disiplin kurulları üyelikleri görevleri, özel kanunlarda belirtilen görevler ile kurumundan izin alınmak kaydıyla yapılan insanî ve sosyal amaçlı gönüllü çalışmalar bu yasaklamanın dışındadır…” hükmü yer almakta olup; memurlar için ticaret yapma yasağının kapsamı ve istisnaları sarih bir şekilde belirtilmiş ve ticari vekillik memurlar için mutlak surette yasaklanmıştır. Ayrıca, mezkûr Kanunun, “Disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller” başlıklı 125 inci maddesinde; “D-Kademe ilerlemesinin durdurulması: Fiilin ağırlık derecesine göre memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1 – 3 yıl durdurulmasıdır.

Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

  1. h) Ticaret yapmak veya Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmak,” hükmüne yer verilmiş olup; Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmanın yaptırımı, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası olarak belirlenmiştir.

Diğer taraftan; 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun “Ticari vekil” başlıklı 551 inci maddesinde; ”Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir.

Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez.” hükmüne yer verilmek suretiyle, ticari vekil olan kimsenin; ticari işletme sahibi olan tacir tarafından işletmesini yönetmek veyahut işletmesinin bazı işlerini yürütmek maksadıyla yetkilendirildiği mezkûr madde hükmünden sarih bir şekilde anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; 657 sayılı Kanunun 28 inci ve 125 inci maddesi ile 6098 sayılı Kanunun 551 inci maddesi birlikte değerlendirildiğinde; ilgi yazı ekinde yer alan noterden tasdikli vekâletname örneğinde …’ın, … Eğitim Gereçleri Ofis Mobilyaları İnşaat ve Dekorasyon Ticaret Limited Şirketinin işlemleriyle vekil tayin edilmesi, İlgilinin ticari vekil gibi değerlendirilmesi sonucunu doğurmakta olup; bu durumda İlgilinin ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyette bulunma yasağını ihlal ettiği mütalaa edilmektedir.

***

ÖZET: Devlet memurunun sportif karşılaşmalarda “Hakem” olarak görev alıp alamayacağı hk. (10/01/2013-20125)

Genel Müdürlüğünüz bünyesinde görev yapmakta olan personelin, sportif karşılaşmalarda “Hakem” olarak görev alıp alamayacağı hasebiyle tereddüt hasıl olduğundan Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz ilgi yazı incelenmiştir.

Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı” başlıklı 28 inci maddesinde, “ Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç). Memurlar, meslekî faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerler açamaz; gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir işyerinde veya vakıf üniversitelerinde çalışamaz. Memurların üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve kanunla kurulmuş yardım sandıklarının yönetim, denetim ve disiplin kurulları üyelikleri görevleri, özel kanunlarda belirtilen görevler ile kurumundan izin alınmak kaydıyla yapılan insanî ve sosyal amaçlı gönüllü çalışmalar bu yasaklamanın dışındadır…” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan; yine 657 sayılı Kanunun 146 ncı maddesinde; “ Bu Kanunun birinci maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren memurlar aylık, ücret, ödenek, hizmetle ilgili her çeşit ödeme ve bunların şekil ve şartları bakımından bu Kanundaki hükümlere, aynı maddenin ikinci fıkrası kapsamına giren memurlar özel kanunlardaki hükümlere tabidir. Memurlara kanun, tüzük ve yönetmeliklerin ve amirlerin tayin ettiği görevler karşılığında bu Kanunla sağlanan haklar dışında ücret ödenemez, hiçbir yarar sağlanamaz. (Gençlik ve Spor hizmetleri uygulamasında fiilen görevlendirilecekler hariç.)…” hükmüne yerilmiş olup; memurların ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağına gençlik ve spor hizmetleri kapsamında önemli bir istisna getirilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesinde belirlenen “ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağına” ilişkin bir diğer önemli istisna da 2001/2863 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen ve 31/08/2001 tarihli ve 24509 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren; “Gençlik ve Spor Hizmetleri Uygulamasında Görevlendirileceklere Ödenecek Ücretlerle İlgili Esaslar”dır. Bahsedilen Esaslar’ın 1 inci maddesindeki; “ Bu Esasların amacı, gençlik ve spor hizmetlerinin uygulanmasında görevlendirileceklerin ücretleri ile bu ücretlerin ödenmesine ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.” hükmü ile aynı Esaslar’ın 2 nci maddesindeki; “ Bu Esaslar, asli görevlerinden ayrı olarak gençlik ve spor hizmetlerinde görevlendirilecek kişileri kapsar.” hükmü birlikte değerlendirildiğinde; kamu hizmeti yürüten memurların asli görevlerinden ayrı olarak gençlik ve spor hizmetlerinde görevlendirilebilecekleri ve bunun doğal bir sonucu olarak da ücrete hak kazanacakları sonucuna varılmaktadır. Mezkûr Esaslar’ın “Görevlendirme” başlıklı 4 üncü maddesinde de; “ Gençlik ve spor hizmetlerinde görevlendirme, ilgili kurumun en üst amirinin onayı ile yapılır. Görevlendirilecek kamu personeli için adı, soyadı, asli görevi, hizmetin kapsamı, yeri ve süresi belirtilerek ilgili kurum veya kuruluştan izin alınması zorunludur.

Genel Müdürlükçe ve Genel Müdürlüğün denetimi altında veya kamu kurum ve kuruluşlarınca haftanın belirli günlerinde yapılmak suretiyle devamlılık gösteren hizmetlerde ve asli memuriyet yerinde mesai saatleri içerisinde görevlendirilecekler için yukarıdaki görevlendirme hükmü uygulanmaz. ” hükmüne yer verilmek suretiyle, bahsedilen istisnanın dışında, memur personelin gençlik ve spor hizmetlerinde görevlendirilmesinin ilgili kurumun en üst amirinin onayı ile mümkün olacağı sarih bir şekilde belirtilmiştir. İzin alma prosedürünün yerine getirilmemesi durumunda Devlet memurunun gençlik ve spor hizmetlerinde görev alması mümkün bulunmamaktadır.

Ayrıca; 5/5/2009 tarihli ve 5894 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun “İzinli sayılma” başlıklı 17 nci maddesinde de; “ TFF tarafından hafta sonu veya iş günlerinde oynanacak maçlarda görevlendirilen ve uhdesinde kamu görevi olan kişilerden; hakemler, temsilciler ve gözlemciler ile TFF kurul üyeleri, çalıştıkları kurumların yetkili makamlarının bilgileri dâhilinde görevleri süresince idari izinli sayılırlar.

(2) Bu maddede belirtilen sürenin başlangıcı ve bitişi TFF’nin ilgili talimatlarıyla belirlenir.” hükmüne yer verilmiş olup; sportif karşılaşmalarda hakem olarak görev yapacak kamu görevlilerinin; kurumlarının da bilgisinin olması koşulu ile idari izinli sayılacağı ve bu sürelerin başlangıç ve bitiş süresinin TFF’nin ilgili talimatlarıyla belirleneceği sarih bir şekilde belirtilmiştir.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesinde belirtilen ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağına rağmen; aynı Kanunun 146 ncı maddesi, 5894 sayılı Kanunun 17 nci maddesi ile 2001/2863 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren, “Gençlik ve Spor Hizmetleri Uygulamasında Görevlendirileceklere Ödenecek Ücretlerle İlgili Esaslar”ın yukarıda belirtilen muhtelif hükümleri birlikte değerlendirildiğinde uhdesinde kamu görevi olan kişilerin sportif karşılaşmalarda “Hakem” olarak görev yapabileceği değerlendirilmektedir.

***

ÖZET: Devlet memurunun Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürlüğüne bağlı olarak sahnelenen tiyatro oyununda Misafir Sanatçı olarak görev almanın mümkün olup olmayacağı hk.(26/09/2013-18060)

657 sayılı Kanuna tabi olarak Folklor Araştırmacısı kadrosunda görev yapmakta iken Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürlüğüne bağlı olarak sahnelenen tiyatro oyununda Misafir Sanatçı olarak görev almanın mümkün olup olmayacağı ile ilgili görüş talep eden ilgi yazı incelenmiştir.

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eseleri Kanununun ‘Amaç’ başlıklı 1 inci maddesinde; “Bu Kanunun amacı, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyotelevizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir.” ifadesi yer almaktadır.

Ayrıca, yine 5846 sayılı Kanununun ‘Kapsam’ başlıklı 1/A maddesinde; “Bu Kanun, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo-televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını, bu haklara ilişkin tasarruf esas ve usullerini, yargı yollarını ve yaptırımları ile Kültür Bakanlığının görev, yetki ve sorumluluğunu kapsamaktadır.” hükmü yer almaktadır.

Bu itibarla, ilgili personelin tiyatro oyununda Misafir Sanatçı olarak görev almasının; söz konusu faaliyetin 5846 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi, mesai saatleri dışında icra edilmesi, bu faaliyetten ticari kazanç sağlanmaması, herhangi bir akit ile işverene bağlanılmaması ve sosyal güvenlik kuruluşlarından biriyle ilişkilendirilmemesi halinde mümkün olabileceği düşünülmektedir.

***

ÖZET: Devlet Memurunun sanatsal bir faaliyette, sportif bir aktivitede veya bir reklam filminde yer alıp alamayacağı hk. (24/01/2014-17228)

Kurumunuzda 657 sayılı Kanuna tabi görev yapan personelin görev alanı ile ilgili olmaksızın sanatsal bir faaliyette, sportif bir aktivitede veya bir reklam filminde yer alıp alamayacağı hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği ilgi yazı incelenmiştir.

Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Davranış ve işbirliği” başlıklı 8 inci maddesinde “Devlet memurları, resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorundadırlar.” hükmü, yine mezkur Kanunun 02/01/2014 tarihli ve 6514 sayılı Kanunun 9 uncu maddesiyle değiştirilen “Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı” başlıklı 28 inci maddesinde ise; “Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç).

Memurlar, mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerler açamaz; gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir iş yerinde veya vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışamaz.

Memurların üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve kanunla kurulmuş yardım sandıklarının yönetim, denetim ve disiplin kurulları üyelikleri ile özel kanunlarda belirtilen görevler bu yasaklamanın dışındadır.

Eşleri, reşit olmayan veya mahcur olan çocukları, yasaklanan faaliyetlerde bulunan memurlar bu durumu 15 gün içinde bağlı oldukları kuruma bildirmekle yükümlüdürler.” hükmü yer almaktadır.

Öte yandan; 05/12/2012 tarihi ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 1 inci maddesinde; “ Bu Kanunun amacı, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyotelevizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir.” hükmü yer almakta olup, aynı maddenin (B) bendinde sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri eser olarak tanımlanmıştır. Ayrıca mezkûr Kanunun “Hakların Kullanılması” başlıklı 18 inci maddesinde de; “Mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir. Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. Tüzel kişilerin uzuvları hakkında da bu kural uygulanır. Bir eserin yapımcısı veya yayımcısı, ancak eserin sahibi ile yapacağı sözleşmeye göre mali hakları kullanabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; 657 sayılı Kanuna tabi personelin müzik ve televizyon projelerinde yer almasının mezkur Kanunun 8 inci maddesinde belirtilen davranış biçimine uyulması, söz konusu faaliyetin mesai saatleri dışında icra edilmesi, bu faaliyetten 5846 sayılı Kanun kapsamında elde edilen mali haklar haricinde herhangi bir ticari kazanç sağlanmaması, herhangi bir akit ile işverene bağlanılmaması, sosyal güvenlik kuruluşlarından biriyle ilişkilendirilmemesi ve de bu faaliyetin hukuki statüsü ve ilgili mevzuatı bakımından yukarıda yer verilen madde hükmünde belirtilen yasaklar haricinde bir faaliyet olarak değerlendirilmesi halinde mümkün olabileceği düşünülmekte olup, sportif aktivitenin kapsamı anlaşılamadığından değerlendirme yapılamamıştır.

***

ÖZET: Avukatlık ruhsatına sahip Devlet memurunun ebeveyni, eşi, çocukları, kardeşleri ile onların eşi ve çocuklarının, adli ve idari iş, işlem ve davalarında ücretsiz olarak avukatlıklarını üstlenip üstlenemeyeceği hk. (02/09/2013-14066)

…. Belediyesinde müfettiş kadrosunda görev yapmakta olan ve İstanbul Barosu avukatlık ruhsatnamesine sahip bulunan ….’ün ebeveyni, eşi, çocukları, kardeşleri ile onların eşi ve çocuklarının, adli ve idari iş, işlem ve davalarında ücretsiz olarak avukatlıklarını üstlenip üstlenemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği ilgi yazınız ve ekleri incelenmiştir.

Bilindiği üzere, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun “Avukatlıkla birleşemiyen işler” başlıklı 11 inci maddesinde; “Aylık, ücret, gündelik veya kesenek gibi ödemeler karşılığında görülen hiçbir hizmet ve görev, sigorta prodüktörlüğü, tacirlik ve esnaflık veya meslekin onuru ile bağdaşması mümkün olmıyan her türlü iş avukatlıkla birleşemez.” hükmüne yer verilmek suretiyle, aylık karşılığında çalışan memurların avukatlık yapamayacağı ifade edilmiştir.

Öte yandan Aynı Kanunun “Avukatlıkla birleşebilen işler” başlıklı 12 nci maddesinde; “Aşağıda, sayılan işler 11 inci madde hükmü dışındadır:

  1. a) Milletvekilliği, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeliği,
  2. b) Hukuk alanında profesör ve doçentlik,
  3. c) Özel hukuk tüzelkişilerinin hukuk müşavirliği ve sürekli avukatlığı ile bir avukat yazıhanesinde ücret karşılığında avukatlık,
  4. d) Hakemlik, arabuluculuk, tasfiye memurluğu, yargı mercilerinin veya adli bir dairenin verdiği herhangi bir görev veya hizmet,
  5. e) Kamu iktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede başka iş veya hizmetle uğraşmaları yasaklanmamış bulunmak şartıyla; bu Kanun Hükmünde Kararnamenin kapsamına giren İktisadi Devlet Teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ve iktisadi Devlet Teşekkülleri ile Kamu İktisadi kuruluşları dışında kalıp sermayesi Devlete ve diğer kamu tüzelkişilerine ait bulunan kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği, denetçiliği,
  6. f) Anonim, limited, kooperatif şirketlerin ortaklığı, yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği ve denetçiliği ve komandit şirketlerde komanditer ortaklık,
  7. g) Hayri, ilmi ve siyasi kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği ve denetçiliği,
  8. h) Gazete ve dergi sahipliği veya bunların yayım müdürlüğü,…” ifadelerine yer verilerek avukatlık mesleği ile birlikte yapılabilecek işler belirtilmiş olup, müfettişlik mesleğinin avukatlıkla birleşebilen işler kapsamında yer almadığı maddeden anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, kamu kurumlarında aylık veya ücret karşılığında çalışmakta olanların, 1136 sayılı Kanunun 11 nci maddesi uyarınca, avukatlık mesleğini ücretli ya da ücretsiz icra etmelerinin mümkün bulunmadığı mütalaa edilmektedir.

***

ÖZET: Milli Eğitim Bakanlığında halen öğretmenlik görevi ile birlikte avukatlık mesleğini de yürütenlerin, adı geçen Bakanlık aleyhine açılan davalarda karşı tarafın vekili olarak avukatlık mesleğini icra edip edemeyecekleri hk.(25/02/2014-1313)

Bakanlığınıza bağlı eğitim kurumlarında halen öğretmenlik görevi ile birlikte avukatlık mesleğini de yürütenlerin, Kurumunuz aleyhine açılan davalarda karşı tarafın vekili olarak avukatlık mesleğini icra edip edemeyecekleri hususunda görüş talep eden ilgi yazı incelenmiştir.

Bilindiği üzere, 19/03/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun “Avukatlıkla birleşemiyen işler” başlıklı 11 inci maddesinde “Aylık, ücret, gündelik veya kesenek gibi ödemeler karşılığında görülen hiçbir hizmet ve görev, sigorta prodüktörlüğü, tacirlik ve esnaflık veya meslekin onuru ile bağdaşması mümkün olmıyan her türlü iş avukatlıkla birleşemez.” hükmüne, aynı Kanuna 4765 sayılı Kanunla eklenen geçici 20 nci maddesinde ise “10.5.2001 tarihinden önce ilköğretim veya orta öğretimde öğretmenlik görevi ile avukatlık mesleğini birlikte yapanlar ve aynı durumda olup avukatlık stajını yapmakta olanlar hakkında 11 inci madde hükmü uygulanmaz.” hükmüne yer verilmek suretiyle söz konusu durumda olan öğretmenlerin avukatlık mesleğini yürütebilmeleri hususunda muafiyet tanınmıştır.

Diğer taraftan mezkur Kanunun “Avukatlıkla birleşebilen işler” başlıklı 12 nci maddesinde yer verilen;

“Aşağıda, sayılan işler 11 inci madde hükmü dışındadır:

  1. a) Milletvekilliği, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeliği,
  2. b) (Değişik : 2/5/2001 – 4667/9 md.) Hukuk alanında profesör ve doçentlik,
  3. c) Özel hukuk tüzelkişilerinin hukuk müşavirliği ve sürekli avukatlığı ile bir avukat yazıhanesinde ücret karşılığında avukatlık,
  4. d) Hakemlik, arabuluculuk, tasfiye memurluğu, yargı mercilerinin veya adli bir dairenin verdiği herhangi bir görev veya hizmet,
  5. e) Kamu iktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede başka iş veya hizmetle uğraşmaları yasaklanmamış bulunmak şartıyla; bu Kanun Hükmünde Kararnamenin kapsamına giren İktisadi Devlet Teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ve iktisadi Devlet Teşekkülleri ile Kamu İktisadi kuruluşları dışında kalıp sermayesi Devlete ve diğer kamu tüzelkişilerine ait bulunan kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği, denetçiliği,
  6. f) Anonim, limited, kooperatif şirketlerin ortaklığı, yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği ve denetçiliği ve komandit şirketlerde komanditer ortaklık,
  7. g) Hayri, ilmi ve siyasi kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı, üyeliği ve denetçiliği,
  8. h) Gazete ve dergi sahipliği veya bunların yayım müdürlüğü,

Milletvekilleri hakkında, 3069 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler Hakkında Kanun hükümleri saklıdır.

(e) bendinde gösterilenlerin, Hazinenin, belediye ve özel idarelerin, il ve belediyelerin yönetimi ve denetimi altında bulunan daire ve kurumların, köy tüzel kişiliklerinin ve kamunun hissedar olduğu şirket ve kuruluşların aleyhinde; il genel meclisi ve belediye meclisi üyelerinin de bağlı bulundukları tüzel kişilerin ve yüksek öğretimde görevli profesör ve doçentlerin yüksek öğretim kurum ve kuruluşları aleyhindeki dava ve işleri takip etmeleri yasaktır.

Bu yasak, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar.

Bir kadroya bağlı olarak aylık veya ücreti Devlet, il veya belediye bütçelerinden yahut Devlet, il veya belediyelerin yönetimi ve denetimi altındaki daire ve müessese yahut şirketlerden verilen müşavir ve avukatlar, yalnız bu daire, müessese ve şirketlere ait işlerde avukatlık yapabilirler.” hükmü ile de avukatlıkla birleşebilen işleri yapanlar için görev yaptıkları kurum ve kuruluşlar aleyhine dava ve iş takip etmeleri yasaklanmıştır.

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; avukatlıkla birleşebilen işleri yapanların görev yaptıkları kurum ve kuruluşlar aleyhine dava ve iş takip etmelerini yasaklayan mezkur düzenleme dikkate alındığında, 1136 sayılı Kanunun Geçici 20 nci maddesi kapsamında öğretmenlik görevi ile avukatlık mesleğini birlikte yürütenlerin de çalıştıkları kurum aleyhine dava ve iş takip edemeyecekleri mütalaa edilmektedir.

***

ÖZET: Devlet memurunun TRT Ankara Radyosu Radyo1 kuşağında yayınlanmak üzere milletvekillerinin konuk edileceği ve onlarla siyaset dışı yaşamlarının konuşulacağı bir program yapıp yapamayacağına ilişkin.(23/01/2014-197)

Devlet memurunun TRT Ankara Radyosu Radyo1 kuşağında yayınlanmak üzere milletvekillerinin konuk edileceği ve onlarla siyaset dışı yaşamlarının konuşulacağı bir program yapıp yapamayacağına ilişkin görüş talep eden ilgi yazı incelenmiştir.

Bilindiği üzere, Devlet Memurları Kanununun “Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı” başlıklı 28 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında “Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kolektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç). Memurlar, mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerler açamaz; gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir iş yerinde veya vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışamaz.

Memurların üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve kanunla kurulmuş yardım sandıklarının yönetim, denetim ve disiplin kurulları üyelikleri ile özel kanunlarda belirtilen görevler bu yasaklamanın dışındadır.” ifadesine yer verilmiştir.

Ayrıca, 657 sayılı Kanunun “Tarafsızlık ve devlete bağlılık” başlıklı 7 nci maddesinde “Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar.

Devlet memurları her durumda Devletin menfaatlerini korumak mecburiyetindedirler. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına ve kanunlarına aykırı olan, memleketin bağımsızlığını ve bütünlüğünü bozan Türkiye Cumhuriyetinin güvenliğini tehlikeye düşüren herhangi bir faaliyette bulunamazlar. Aynı nitelikte faaliyet gösteren herhangi bir harekete, gruplaşmaya, teşekküle veya derneğe katılamazlar, bunlara yardım edemezler,” , “Davranış ve işbirliği” başlıklı 8 inci maddesinin birinci fıkrasında “Devlet memurları, resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlariyle göstermek zorundadırlar.” ve “Basına bilgi veya demeç verme” başlıklı 15 inci maddesinde “Devlet Memurları, kamu görevleri hakkında basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç veremezler. Bu konuda gerekli bilgi ancak bakanın yetkili kılacağı görevli illerde valiler veya yetkili kılacağı görevli tarafından verilebilir. Askeri hizmet ile ilgili bilgiler özel kanunların yetkili, kıldığı personel dışın da hiçbir kimse tarafından açıklanamaz.” hükümleri bulunmaktadır.

Diğer taraftan, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eseleri Kanununun “Amaç” başlıklı 1 inci maddesinde “Bu Kanunun amacı, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyotelevizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir.” hükmü ve “Kapsam” başlıklı 1/A maddesinde de “Bu Kanun, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını, bu haklara ilişkin tasarruf esas ve usullerini, yargı yollarını ve yaptırımları ile Kültür Bakanlığının görev, yetki ve sorumluluğunu kapsamaktadır.” hükmü yer almaktadır.

Bu itibarla, Devlet memurunun TRT Ankara Radyosunda program yapmasının; 657 sayılı Kanunun yukarıda yer alan maddelerinde belirtilen ve diğer hükümlerine riayet edilerek, söz konusu faaliyetin 5846 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi, mesai saatleri dışında icra edilmesi, bu faaliyetten ticari kazanç sağlanmaması, herhangi bir akit ile işverene bağlanılmaması ve sosyal güvenlik kuruluşlarından biriyle ilişkilendirilmemesi halinde mümkün olabileceği düşünülmektedir.

***

ÖZET: Müzik öğretmeni olarak görev yapan memurun Türk Sanat Müziği albümü yapma, bu eserlerle ilgili kliplerde oynama, televizyon ve radyo programlarına konuk olma, aynı yada başka il ve ilçelerde yapılacak olan etkinliklere katılabilmesi hususlarında. (21/01/2014-23850)

…. ilçesi işitme engelliler ortaokulu müzik öğretmeni …’in bir müzik yapım şirketi bünyesinde Türk Sanat Müziği albümü yapma, bu eserlerle ilgili kliplerde oynama, televizyon ve radyo programlarına konuk olma, aynı yada başka il ve ilçelerde yapılacak olan etkinliklere katılabilmesi hususlarında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği ilgi dilekçe incelenmiştir.

Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 18/01/2014 tarihli ve 28886 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 02/01/2014 tarihli ve 6514 sayılı Kanun ile değişik “Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı” başlıklı 28 inci maddesinde; “Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç).

Memurlar, mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerler açamaz; gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir iş yerinde veya vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışamaz.

Memurların üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve kanunla kurulmuş yardım sandıklarının yönetim, denetim ve disiplin kurulları üyelikleri ile özel kanunlarda belirtilen görevler bu yasaklamanın dışındadır.

Eşleri, reşit olmayan veya mahcur olan çocukları, yasaklanan faaliyetlerde bulunan memurlar bu durumu 15 gün içinde bağlı oldukları kuruma bildirmekle yükümlüdürler.” hükmü yer almaktadır.

Öte yandan; 05/12/2012 tarihi ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 1 inci maddesinde; “ Bu Kanunun amacı, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyotelevizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir.” hükmü yer almakta olup, aynı maddenin (B) bendinde sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri eser olarak tanımlanmıştır. Ayrıca mezkûr Kanunun “Hakların Kullanılması” başlıklı 18 inci maddesinde de; “Mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir. Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. Tüzel kişilerin uzuvları hakkında da bu kural uygulanır. Bir eserin yapımcısı veya yayımcısı, ancak eserin sahibi ile yapacağı sözleşmeye göre mali hakları kullanabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; 657 sayılı Kanuna tabi personelin müzik ve televizyon projelerinde yer almasının; mezkur Kanunun 28 inci maddesinde belirtilen davranış biçimine uyulması, söz konusu faaliyetin mesai saatleri dışında icra edilmesi, bu faaliyetten 5846 sayılı Kanun kapsamında elde edilen mali haklar haricinde herhangi bir ticari kazanç sağlanmaması, herhangi bir akit ile işverene bağlanılmaması, sosyal güvenlik kuruluşlarından biriyle ilişkilendirilmemesi ve de bu faaliyetin hukuki statüsü ve ilgili mevzuatı bakımından yukarıda yer verilen madde hükmünde belirtilen yasaklar haricinde bir faaliyet olarak değerlendirilmesi halinde mümkün olabileceği düşünülmektedir.

***

ÖZET: Devlet memurunun anonim veya limited şirket ortağı olup olamayacağı hk.(12/02/2014-506)

Bakanlığınızda 657 sayılı Kanuna tabi görev yapan personelin anonim veya limited şirket ortağı olup olamayacağı hususunda görüş talep eden ilgi yazı incelenmiştir.

Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında “Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç). Memurlar, mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerler açamaz; gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir iş yerinde veya vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışamaz.

Memurların üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve kanunla kurulmuş yardım sandıklarının yönetim, denetim ve disiplin kurulları üyelikleri ile özel kanunlarda belirtilen görevler bu yasaklamanın dışındadır.” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasında “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” denilmekte, aynı Kanunun 124 üncü maddesinde “Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.

Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır.” hükmü ve 125 inci maddesinin birinci fıkrasında da “Ticaret şirketleri tüzel kişiliği haizdir.” hükmü yer almakta olup, bu hükümlerden anlaşılacağı üzere anonim ve limited şirket tüzel kişi tacir sayılmakla birlikte sermaye hissedarları bu sıfatlarından dolayı tacir sayılmamaktadır.

Ayrıca, anonim şirkete ilişkin 6102 sayılı Kanunun 365 inci maddesinde “Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Kanundaki istisnai hükümler saklıdır.” ve 367 nci maddesinde “Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler…” hükümlerine, limited şirkete ilişkin olarak da aynı Kanunun 623 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir.” hükümlerine yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen hükümler çerçevesinde, anonim şirketin esas sözleşmesinde veya limited şirketin şirket sözleşmesinde şirketi idare ve temsil edecek kişiler arasında sayılmamak ve bu şirketlerin yönetimi ile denetiminde de görev almamak kaydıyla 657 sayılı Kanuna tabi Devlet memurunun anonim veya limited şirket ortağı olmasında yasal açıdan bir sakınca olmadığı değerlendirilmektedir.