15. Hukuk Dairesi         2019/3203 E.  ,  2020/2270 K.

“İçtihat Metni”

Mahkemesi :… Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş, duruşma talebi kabul edilerek 03.07.2020 tarihinde yapılan duruşmaya davacı vekili Avukat … ile davalı vekili Avukat … geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebinden ibarettir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı yüklenici vekili, dava konusu … projesi içerisinde yer alan 6 adet sulama projesi yapım işinin uluslararası ikili ilişkiler ve sair anlaşmalar dahilinde … hükümeti tarafından sağlanacak finansman ile tamamlanmasının kararlaştırıldığını ve bu yönde davalı idare tarafından ihaleye açılan “… İnşaatı” projesine 21.11.2000 tarih ve 2000/1886 sayılı Bakanlar Kurulu onayı ile müvekkili şirketin de dahil olduğu konsorsiyum tarafından yapımı için mutabakata varıldığını, müvekkilinin sözleşme ve teknik şartname hazırlanması için müzakerelere ciddi katkılar sunduğunu, danışmanlık hizmeti satın alarak yapılan ihalenin sözleşmeye bağlanacağı inancı ile harcamalar yaptığını, ancak davalının, müvekkilinin de aralarında bulunduğu konsorsiyuma (… hitaben yazdığı 28.03.2003 tarihli yazı ile Türkiye-… işbirliği protokolü çerçevesinde yapımı planlanan … projesi kapsamında bulunan … Uygulaması Projesi Yapımı işi ile ilgili müzakerelerin durdurulduğunun tebliğ edildiğini, ancak daha sonra müvekkiline ihalenin iptâl edildiğine dair herhangi bir bildirim yapılmadığını, müvekkilinin ihaleye konu işin başkalarına ihale edildiğini haricen öğrendiğini, müvekkilinin uluslararası anlaşmaya dayalı olan bu ihale işlemi ve sonrasında gerçekleşen sözleşme hazırlık sürecinde yaptığı tüm masraflar ve ihalenin sözleşmeye bağlanacağına olan haklı beklentisi nedeniyle zarara uğradığını ve bu zararın tazmin
edilmesi gerektiğini, sürecin durdurulması adı altında askıya alınması ve netice itibariyle sözleşmeye bağlanmamasından kaynaklı oluşan zararın tazmini konusunda müvekkilinin haklı olduğunu, davalı idarenin hukuka ve hakkaniyete aykırı davrandığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 50.000,00 TL’nin ödemelerin yapıldığı tarihten işleyecek en yüksek ticari faizle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı iş sahibi vekili; davada görevli yargının idari yargı olduğunu belirterek, yargı yolu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davanın 24.01.2003 tarih ve 25003 sayılı resmi gazete yayınlanan 18.01.2003 tarih 2003/2 sayılı yüksek planlama kurulunun kararı ile müzakerelerin askıya alınmasından kaynaklanan zararın karşılanmasına ilişkin olduğunu, davanın zaman aşımına uğradığını, konsorsiyumu oluşturan ortakların zorunlu dava arkadaşlığı olduğundan tüm şirketlerin birlikte dava açması gerektiğini, davacının tek başına dava açmasının mümkün olmadığı ve davanın taraf sıfatı yokluğundan reddi gerektiğini, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, davacının işin başka firmaya yaptırılması nedeniyle zarara uğradığı iddiasının asılsız olduğunu, açık ihale usulü ile yapılan ihaleye davacı şirketin katılmadığını, müvekkili idarenin yapmış olduğu ihalenin 4734 sayılı kanun hükümlerine uygun olarak yapıldığını, müzakere sürecinin durdurulmasının işin yapıldığı anlamına gelmediğini, gerekli ödemenin sağlanmasından sonra işin mahalli kaynaklarla yaptırıldığını ve bu nedenle ihale sürecinin işletildiğini, taraflar arasında yazılı sözleşme yapılmadığından akdi ilişkinin kurulmadığını, bu nedenle de sözleşmenin haklı ya da haksız feshinden söz edilemeyeceğini, bu durumda ise ancak menfi zararın istenebileceğini, mahkum kalınan karın talep edilmesinin mümkün olmadığını, faiz isteminin yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi’nin 03.07.2019 tarih, 2018/2045 Esas, 2019/769 Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Davacı ile davalı idare arasında henüz bir sözleşme imzalanmamış olup, … projesi içerisinde yer alan 6 adet sulama projesi yapım işinin … Hükümeti tarafından sağlanacak finansman ile tamamlanmasının kararlaştırıldığı ve bu yönde davalı idare tarafından ihaleye açılan “… İnşaatı” projesine 21.11.2000 tarih ve 2000/1886 sayılı Bakanlar Kurulu onayı ile davacı şirketin de dahil olduğu konsorsiyum tarafından yapımı için mutabakata varıldığı, ancak davalının, davacınında aralarında bulunduğu konsorsiyuma (… konsorsiyumu) hitaben yazdığı 28.03.2003 tarihli yazı ile Türkiye-… işbirliği protokolü çerçevesinde yapımı planlanan … projesi kapsamında bulunan … Uygulaması Projesi Yapımı işi ile ilgili müzakerelerin durdurulduğunun tebliğ edildiği ve henüz sözleşme imzalanmadığı anlaşılmaktadır.
Kural olarak Devlet ihalelerinde eser sözleşmesinin yapılması aşamasına kadar ortaya çıkan uyuşmazlıkların giderilmesinde görevli yargı yolu idari yargı, sözleşmenin imzalanmasından sonra, uygulanmasına ilişkin doğan uyuşmazlıkların çözüm yeri ise adli yargıdır. Yargı yolunun caiz olması 6100 sayılı HMK ‘nın 114/1-b maddesi gereğince dava şartlarından olup, taraflarca ileri sürülmese dahi, mahkemece resen nazara alınabilecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2001 gün 2001/257-285 sayılı Kararı, Dairemizin yerleşik uygulama ve içtihatları ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 03.02.1997 gün 4/3 sayılı Kararlarına göre kamu kurumlarının taraf olduğu eser sözleşmesinden doğan davalarda feshin sözleşmeden önce veya sonraki sebeplere göre yapılıp yapılmadığı değerlendirilmeksizin sözleşmenin imzalanmasından önce ortaya çıkacak ihtilâflarda idari yargı görevlidir. Somut olayda; davacının da içerisinde bulunduğu konsorsiyumla sözleşme imzalanmadan ortaya çıkan ihtilâfta, uyuşmazlığın çözümünde idari yargı görevli olup mahkemece yargı yolu farklılığı nedeni ile HMK 114/1-b ve 115/2 maddesi gereğince yargı yolu nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir iken işin esasının incelenerek davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 2.540,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödenenden 5766 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davacıya iadesine,
6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 14.07.2020 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz