Haksız feshe karşı açılan davalarda teminatın gelir kaydedilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilebilir mi?

Son dönemde aşırı fiyat artışlarından da kaynaklı olarak kamu ihale sözleşmelerinin feshi sıkça gündeme gelmektedir. Fesihte idarenin ya da yüklenicinin kusurlu olmasına göre fesihten kaynaklı yaptırımlar değişmektedir.

Bu noktada sözleşmenin idare tarafından haklı feshi ya da yüklenici tarafından haksız feshi durumlarında uygulanacak yaptırımların neler olduğunun yükleniciler tarafından bilinmesi önemlidir.

Bu yaptırımlar şunlardır:

-Kesin ve ek kesin teminatların gelir kaydedilmesi

-Teminatın ayrıca güncellenerek tahsili

-İhalelere katılmaktan yasaklama

-İdarece zarar ziyan talebinde bulunulması

Bu noktada idareler yükleniciye taahhüdünü yerine getirmesi, aksi takdirde sözleşmenin feshi ve teminatın irat kaydedilmesi yoluna başvuracağını ihtaren bildirmektedir.

İdarenin uygulamış olduğu bu yöntem nedeniyle yükleniciler teminatlarının gelir kaydedilmesinden dolayı  bankalar nezdinde ticari ilişkileri açısından sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu açıdan idarenin sözleşmeyi feshetmesinin ardından haksız feshe ilişkin dava açılması halinde bu davanın uzun sürebileceği gözden kaçırılmamalıdır. Bu nedenle haksız feshe ilişkin açılacak  davaların teminatın gelir kaydının önüne geçilmesi amacıyla ihtiyati tedbir talep edilmelidir.

Konuya ilişkin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 389.maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu çerçevede duruma göre tedbir kararları verilebilmektedir.

Açılan davalarda idarece sıklıkla Kamu İhale Kanunun “Teminat olarak kabul edilecek değerler” başlıklı 34.maddesinin fıkrasında şu hüküm vardır;  “Her ne suretle olursa olsun, idarece alınan teminatlar haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz” hükmü gerekçe gösterilerek  konulan ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talep edilebilmektedir.

Mahkemelerce tedbir kararları verilebildiği gibi, esasen aynı madde gerekçe gösterilerek hatalı olarak tedbir talepleri de reddedilebilmektedir.

Oysa Kanunda geçen bu hükmün hukuki ilişkinin tarafları içinde geçerli olduğunu iddia etmek hukuki güvenlik ilkesinin ihlal edilmesi ve yargının işlevsizleştirilmesi anlamını taşımaktadır. Anılan Kanun maddesinin getiriliş amacı yüklenici ve idarenin dışında 3.kişilerin verilen teminat üzerinde ihtiyati tedbir yoluyla hak sahibi olmasını ve idarenin bu güvenceden mahrum kalmasını engellemek amacı taşımaktadır.

Dolayısıyla idare ve yüklenici tarafından imzalanan sözleşmeye istinaden verilen teminatın aynı sözleşmeden kaynaklanan hukuki uyuşmazlık durumunda, gelir kaydedilmesinin engellenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verebilme yetkisi elbette Mahkemelere aittir. Bu nedenle Mahkemelerce hukuki ilişkinin  değerlendirilmesi yoluyla ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkündür.

İHALE SÜREÇLERİYLE İLGİLİ TÜM SORULARINIZ İÇİN UZMANLARIMIZLA İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz